Kendini Nasıl Tanırsın: Değerler

Selam Mübarekler, beni oldukça sıkan ama bir o kadar serinin sonuna yaklaştığım için yazmadan geçemeyeceğim maneviyat, din, inanç ve değerler konusuna devam. Bu konu üzerine soruları, kendi hayatımı ve okuduklarımı düşünürken aklıma gelen şeylerden bir tanesi eskiden din kültürü ve ahlak dersinde; ahlak konusunun dinin parçası olarak gösterilmesi, din konusunun ise kabul edilmiş temeller üzerine kurulu daha çok peygamberin hayatını anlatan ya da kısaca tarihi özet geçen bir ders olmasıydı. Ders aslında İslam ve tarihi dersiydi. Halbuki etik dersi olsa ve islamla birlikte diğer dinlerden de bilgiler verilse, en azından neden islam sorusunun cevabı aransa hoş olabilirdi. Olmadı. Meraklı bir çocuk olarak hep ‘her şey sorgulanmaz’ cevabını almıştım. Sonunda ahlaksız olmadım elbette çünkü değerlerimi kabuller ve korku üzerine kurmadım.

Bugünün soruları da, bu değerler üzerine. Gençliğinizden beri sahip olduğunuz değer yargıları üzerinde negatif düşünceniz var mı? Onlardan kopmakta zorlanıyor musunuz? Sizinle farklı inançta olan(sadece din olarak değil) insanlarla ortak değerlerde buluştuğunuz oldu mu? Bunun nasıl olduğunu merak ettiniz mi?

Varlığınızı, sonsuz evrende nerede konumlandıryorsunuz? Yeni kültürlerle karşılaştığınızda, kendi değerlerinizi ne akdar taşıyorsunuz, onların değerlerine ne kadar dikkat ediyorsunuz? Bu size, kendi değer ve inançlarınızla ilgili ne anlatıyor?


Bence sorular oldukça açık. İnsanın kendi sorumluluğunu alması gerektiğini düşündüğüm için, değer yargılarının da, kendi kendine şekillendiğini ve inançlarla hiçbir alakası olmadığını düşünüyorum.

Muhafazakar ve milliyetçi bir şehirde büyümüş biri olarak; elbette inancın etrafında şekillenen hayatlardan, otoriteyi ön plana koyan zihniyetten, her şeyin Allah’tan ya da devletten geldiğini düşünen ideolojik saplantılardan ben de etkilendim. Bunların ciddi saplantılar olduğu fikrine ise ilk defa İstanbul’a gidip, hayatın bizim o muhafazakar şehirde gördüğümüz gibi olmadığını gözlemledikçe, yepyeni insanlar, yepyeni ortamlarla tanıştıkça farkettim. O zaman aklıma gelen soru şuydu: bizi biz yapan, kabullendiğimiz ve hayatımızı ona göre şekillendirdiğimiz kutsallarımız mı yoksa iyi bir insan olmak mı?

İyi bir insan olmaksa, ‘iyi’ ne demek?

İkinci sorunun cevabını hiç bulamadım ama bence adil olmak, çevreye, insanlara duyarlı olmak yeterli.

Diğer dikkatimi çeken ise, kabul edilen ve hayatımızı sınırlandıran değerlerin nasıl eğilip büküldüğüydü. Yani o değer yargılarımız aslında değer falan değildi. Kendimizi kandırma aracıydı. Bundan 2 sene önceki millliyetçilikle, şu an ki milliyetçilik bile aynı değilken; bunu kırmızı çizgi olarak belirlemek bence aptallıktı. Aynısı inanç için de geçerli. Bugün Kuran’ı okuyup, sonradan müslüman olan birinin Türklerle ilgili düşündüğü ve düşüneceği tek şey Türklerin, müslüman olmadığı olabilir. Nitekim, islamiyete giriş de, zaten dini kendimize uydurarak politik sebeplerden olmuş. Devamında ise kılıç zoruyla mezhep değişikliği.

Benzer şekilde, din algısı kişiden kişiye göre çok değişiyor. Bu kadar değişken ve subjektif bir alanı temel almak oldukça anlamsız. Din de, öğretilirken hep güzellikler ve cezalar anlatılıyor. Uygulamadaki, saçmalıklar, akıl dışı şeyler, bugün olsa lince uğrayacak çocuk evlilikleri, cezalar, işkenceler, kölelik, ataerkil haklar vs. genelde parantez içinde hızlıca geçiliyor. En kötü ihtimal ‘o dönemin şartları’ diye başlayan cümlelerle eğilip bükülüyor. Böyle bir ortamda değerden ve doğrulardan bahsedilebilir mi? Bence hayır.

Tabii ki, bu dinlerin kötü olduğu anlamına gelmiyor. Dinler ilk çağlardan beri, insanın açıklayamadığı olayların ardından sığınma noktası olmuş. Kimisi için olmazsa olmaz bir inanç duygusunun karşılığı. Aynı zamanda mimariden, edebiyata, edebiyattan sanata birçok konuda ilham kaynağı da olmuş. Zaten insan duygusal arayışta olduğu sürece, kendine öyle ya da böyle din uydurur ve uyduracak.

Değer konusuna dönersek, ortak değerler medeniyetin olmazsa olmazı. İki kişiyi, toplumları, grupları bir arada tutan şey bu değerler. Bazı değerler yine subjektif olsa da ve kişiden kişiye değişse de, temel insani değerler aslında aynı. Tam da, bu ortak değerler farklı inançlara, farklı gerçeklere sahip insanlarla bir arada yaşamamızı sağlıyor. Bence her türlü sorunu, anlaşmaşlığı çözmek için de odaklanılması gereken bu. Bunun üzerinde düşünün. Sizin değerleriniz neler ve nasıl ortak değerler bulabilirim? Bunları bulmak hayatınızı da kolaştıracaktır.

Evrende, kendinizi nasıl konumlandırıyorsunuz, varoluş ve hayatın anlamı ile ilgili sorular bir sonraki sefere.

,

Comments

Leave a comment