Algı ve Duyular

Not: Uzunca bir yazı olacak. Bölmek istemedim.

Bölüm 1: Giriş

Bölüm 2: Duyularımız Bizi Nasıl Yanıltıyor Hastalıklar

Bölüm 3: Duyularımız Bizi Nasıl Yanıltıyor İlüzyon ve Algı Fenomeni

Bölüm 4: Zaman, Uzay ve Renkler

Bölüm 5: Algı İlüzyonları Günlük Hayatta Nasıl Kullanılıyor

Bölüm 6: BONUS

Bölüm 7: Sonuç

Photo by Robina Weermeijer on Unsplash

1. GİRİŞ

Nasıl tat alıyoruz, nasıl koku alıyoruz. Nasıl görüyoruz, nasıl duyuyoruz, nasıl hissediyoruz diye hiç düşündünüz mü? Beynimiz gördüğü nesneyi nasıl algılıyor. Yerini nasıl tespit ediyor mesela?

Lokasyon bilgisi nereden geliyor? Neyi referans alıyoruz, arabamızın nerede olduğunu, eve giden yolu nasıl buluyoruz? Zaman ve uzay kavramına, zihnimiz nasıl adapte oluyor?

Herbiri oldukça ilginç mekanizmalar. Oldukça kompleks, bir o kadar da, basit. Biraz okuyup araştırınca, insan iyice ürküyor. Duyu ve algılarımızın bu kadar ince bir ipliğe bağlı olması ilginç.

Sarhoşluğu düşünün. Bir anda refleksleriniz yavaşlıyor, düz yolda bile yürüyemez oluyorsunuz. Gördüğünüz şeyler dönmeye, sesler kulağınızda yankılanmaya başlıyor. Bazen de, içinizde bambaşka bir film oynuyor.

Herhangi bir uyuşturucu ya da uyarıcı maddeyle işiniz oldu mu bilmiyorum ama olduysa nasıl bir şey olduğunu da bilirsiniz. Ya da hastalandığınızda kullandığınız ilaçların etkisiyle benzer etkiler yaşamış olabilirsiniz. Gece gördüğünüz rüya kafanızı karıştırmış olabilir. Benim için ilginç olan zaman ve mekanı kaybetmek olmuştu mesela. İnsanları iki boyutlu görüyordum. Gördüğüm her şey çizgi film karakteri gibiydi. Oradalardı, gerçeklerdi ama farklılardı. Bir süre sonra zaman kavramını kaybetmiştim. Düşünmüyordum bile. İki saniyelik olay yıllar geçmiş gibi geliyordu. Uzun süren bir olay ise saniyelik gibi. Anılarım, gözümün önünden geçiyordu. Bazılarını sanki tekrar yaşıyordum. Kendimi dışarıdan izliyor gibi hissediyordum. Oldukça da hafiftim. Sanki boşlukta süzülüyor gibi. Dokunduğum şeyleri pamuk gibi hissediyordum, duyduklarım beynimde yankılanıyor, hızlanıyor, yavaşlıyordu. Gördüklerimle, duyduklarım birbirleriyle uyuşmuyordu. Gördüğüm her şey renkli ve akışkandı. Bir süre sonra ise gerçekliği kaybetmiştim. Ne gerçek ne değil birbirine girmişti. Zihnimde, gerçek diye belirlediğim, gerçeklik diye tutunduğum referanslar belirsizleşmişti ve içsel bir labirente sürüklenmiştim. Daha sonra farkettim ki, hepsi aslında gerçekti sadece algım değişmişti. Labirent dediğim ise birbirine benzeyen sokaklardı. Gerçekti ama zihnimde, zaman-uzay karışmıştı ve onu gerçeklik olarak algılamıyordu. Daha çok bir bilgisayar oyunu karakteri gibi bambaşka bir evrende gerçekleşiyordu.

Bunun daha hafif halini yaşadığımda ise sadece müzik ve ışığı yaşıyordum. Ses frekansıyla vücüdum bütünleşmiş, ışık ise vücudumu delip geçiyor, sanki tüm bedenim o ışığa katılıyor ve ben de bir ışıkmışım gibi hissediyordum. Doğada ise, doğanın bir parçası ya da doğa benim parçammış gibi.

Bir keresinde de, bu tecrübeleri yaşamadan çok önce bir rüya görmüştüm. O kadar gerçekçiydi ki, bir hafta yaşadığım hayatın gerçekliğinden şüphe duymuştum. En son bunu paylaştığm hintli arkadaş ‘rüya olsa beni görmezdin emin ol demişti’. Komik ama ikna edici bir cümleydi.

Tüm bu tecrübelerin sonunda, algı ve duyularla ilgili düşüncelerim çok değişti. Bir anda gerçek ve doğru zannettiğimiz her şeyin, tepe taklak olabileceği düşüncesi, uzun süre aklımı kurcaladı. Hem rahatsız edici bir fikirdi bu hem de rahatlatıcı. Rahatlatan tarafı; insanların aynı şeyleri farklı algılyabileceği, aynı tecrübeleri farklı yorumlayacabileceği düşüncesiydi. Bariz zannettiğim düşüncelerin, karşılık bulmamasını artık sorun etmemeye başladım. Politik olarak, düşünsel olarak, manevi olarak aslında herkes kendi zihninin ilüzyonunu tecrübe ediyor. Neden anlaşılmıyorumdan çok benzer düşünmenin mucizesinden ve cazibesinden etkileniyorum artık. Benzer şekilde algılamak; düşündüğümüzden çok daha zor ve ilginç bir olay.


2. Duyularımız Bizi Nasıl Yanıltıyor: Hastalıklar

Bu sefer uzatmadan konuya gireyim.

2.1 Görsel

Hemineglect Syndromu

Bu hastalıkta beynin zarar görmesi nedeniyle, kişini gördüğü uzayın bir tarafını algılayamıyor. Böylece gördükleri cisimleri doğru şekilde görselleştiremiyorlar ya da döndüremiyorlar. Aşağıdaki resim, hemineneglect sendromu yaşayan hastanın gördüğü ve çizdiğini gösteriyor.

reddit

MS Hastalığı (Multiple Skleroz)

MS hastalığı da, görüşü etkileyen hastalıklardan bir tanesi. Beyin iletişimindeki hata nedeniyle, çift görmeye ve bulanık görmeye neden olabiliyormuş.

Diyabet

Diyabetli kişiler, sadece gereksiz agresifleşmiyormuş. Aşırı şeker, görme kaybına da sebep oluyormuş.

Felç/İnme

Hemineneglect Sendromuna benzer, tek taraflı görme kaybı yaşanabiliyormuş.

Parkinson

Dünyanın en tehlikeli adamı Elon Musk’ın şirketi Neuralink buna çözüm bulmaya yakın. O zamana kadar ne yaşanıyor? Parkinson hastalarında da bulanık görme oldukça yaygınmış. Bir de derinlik algılarını kaybediyorlarmış. 3 Boyutlu görüşte zorlanıyorlarmış.

Beyin Travması

Yine benzer. Görme kaybı, bulanık görme vs.

Photo by Anastasiya Badun on Unsplash

2.2 Duyma

Şizofreni

Oldukça ilginç bulduğum hastalıklardan. Bir şekilde duyma sistemi bozuluyor ve hastalar olmayan sesler duyup bunu yorumluyor. Aslında benzer şekilde olmayanı görüp, kendilerini bambaşka bir uzayda da, hissedebiliyorlar.

Epilepsi

Benzer şekilde ses halüsinasyonlarına(umarım doğru yazdım) ya da ses algısının değişmesine neden oluyormuş.

Kronik Kulak İltihabı ve Meniere Hastalığı

Duyu ve denge kaybı, bazen de kulak çınlamasına sebep oluyormuş. Kulak çınlaması da, ilginç aslında. Günlük hayatında herkesin yaşadığı, ilginç bir fenomen.

Covid-19

Büyük oyunu bozmayıp aşı olunca ölüyorsunuz. Olmazsanız da, büyük oyunu bozmanın mutluluğuyla, gururlu şekilde hasta olup ölüyorsunuz. Covid-19′ da tat, koku duyularının geçici ya da sürekli kaybı sık rastlanan bir etkiydi. Bunların dışında duymada da sıkıntı yaşanlar olmuş.

2.3 Dokunma

MS Hastalığı

Yine karşımıza çıktı. Duyularda uyuşma, karıncalanma ve his kaybı da, bu hastalığın sonuçlarından.

Periferik Nöropati

Genelde diyabet sebebiyle oluşan, yine uyuşma, karıncalanma ve el ve ayaklarda his kaybına neden oluyormuş. Dİyabet yaşlılar, boşuna söylenmiyormuş.

Parkinson

Titremeler, tutamamalar, kasılmalar. Motor sinir sistemini altüst eden bir hastalık.

Felç

Tekrar anlatmaya gerek yok. İlginç olan acı çekme algısını da etkileyebiliyormuş.

Otizm

Otistlerde de, dokununca hissetme konusu farklı oluyormuş. Ya aşırı hissediyorlarmış ya da oldukça zayıf.

Photo by Jeff Nissen on Unsplash

2.4 Koku ve Tat

Söz veriyorum bir sonraki bölüm daha keyifli olacak. Yazarken ben bile sıkıldım.

Alzheimer

Beyin fonksiyonlarındaki/sinyallerindeki zayıflama nedeniyle beyin duyusal süreçlemeyi yapmakta zorlamıyor. Bu da, koku ve tat alma duyusunu yok ediyormuş. Diğer duyular da, benzer şekilde etkileniyor.

Covid-19

Bildiğiniz gibi. Değişen bir şey yok.

Parkinson

Tamam tekrar yazmayacağım. Bu, Parkinson kelimesini son görüşünüz.

Vitamin Eksikliği

En sevdiğim bu. B12 eksikliği sadece hafızayı değil, aynı zamanda koku alma ve tat alma duyularını da etkiliyormuş. Millet aç aç… Bu millet ne yiyecek? Yemezse nolacak? Fakirlik, açlık algıyı da değiştiriyor. Gerçekten farklı bir hayata sürüklüyor.


3. Duyularımız Bizi Nasıl Yanıltıyor İlüzyon ve Algı Fenomeni

Gözlerime mi inanayım sana mı? Cevap: Tabii ki bana.

Şimdi de, biraz ilüzyon fenomenlerine bakalım. Gözlerimizle gördüğümüzün, kulaklarımızla duyduğumuzun neden güvenilir olmadığına şahit olalım.

3.1 Görsel

McGurk Etkisi

Bu adam ne diyor? Dudaklarına bakıp dinleyin, gözüne bakıp dinleyin, gözlerinizi kapatıp dinleyin. Ba ba ba, da da da, fa fa fa, ga ga ga, la la la. Hangisi doğru? Cevap, hepsi. McGurk etkisi, görsel bilginin duymayı nasıl etkilediğine iyi bir örnek. Şimdi gidip, söylediğinizi yanlış anladığı için yerin dibine soktuğunuz insanları oradan çıkarıp özür dileyelim.

Duran Nesneleri Hareket Ediyormuş Gibi görme

Optik ilüzyonlara birçok yerde şahit olmuşsunuzdur. Ya da Tramway dururken, yandakinin hareket etmesi nedeniyle, sizinki hareket ediyormuş gibi hissetmişsinizdir. Bu durum beynin nasıl devamlı hareket beklediğini gösteriyor. Bu hareket beklentisi de, farklı desenler ya da farklı odaklarla kolayca manipule edilebiliyor.

https://www.scientificamerican.com/article/view-amazing-images-that-seem-to-move/

İmkansız Renkler/Yasak Renkler

Bu renkler, birbirine giren renklerin karmaşıklığını beynin çözememesi sonucu oluşuyor. Gözlerimiz bu renkeri algılayamıyor. Mesela kırmızımsı yeşil ya da sarımsı mavi. https://michaelbach.de/ot/col-lilacChaser/ bu sitede bazı optik ilüzyonları tecrübe edebilirsiniz. Linkteki ilüzyonda, merkeze 10–20 saniye baktığınızda, pembe noktaların, yeşil bir nokta tarafından takip edilediğini göreceksiniz. Aslında normalde, yeşil bir nokta yok.

3.2 Dokunma

Plastik El

Gözlerinizle görseniz, sahte olduğunu bilsenizde, gerçekmişçesine hissedebileceğinizi ispatlayan bir fenomen. Beynin bu kadar kolay oyuna getirilmesi ilginç değil mi?

Thermal Grill İlüzyonu

Elinizi sıcak ve soğuk arasında değiştirdiğinizde, bir süre sonra beyin soğuk suda bile yandığını düşünebiliyor. Kısacası beyin, birbirine giren duyuları yorumlamakta sınıfta kalıyor.

3.3 Koku ve Tat

Beklentinin Gücü

Yıllar önce bir haber okumuştum. İngiliz bir çocuk, kendi evini restoran olarak işaretliyor ve google’a bir sürü yorum giriyor. Daha sonra gurmeler merak edip ziyaret edeceklerini söylüyor. Çocuk da, apar topar, arka bahçeye masalar atıyor. Marketten dondurulmuş gıdaları alıyor ve evini restoran gibi gösteriyor. Gelen gurmeler, mekanın otantikliğini ve sadeliğini överken; yemeklerin de ne kadar lezzetli olduğunu, restoranın mükemmel olduğunu anlatıyorlar.

Benzer bir olayı şarap gurmeleri için deney amaçlı yapmışlar. Güzel bir mekanda en ucuz şaraplar verilmiş. Kaliteli ve pahalı şarap içtğini sanan gurmeler, şarabı övmüşler :)

Yaşlanma

Yaşlanma da, koku ve tat duyusunu azaltıyormuş.

Photo by Rod Long on Unsplash

3.4 Duyma ve Ses

Yaşlanma

Hiç farkettiniz mi bilmiyorum. Bazı elektronik aletler, tiz bir ses çıkarıyor. Bu bazı insanları oldukça irite ediyor. Bazısı ise hiç duymuyor. Bunu iş yerinde farketmiştim. Arkadaş şunu kapar mısın demişti, ben de neyi dedim. Duymuyor musun dedi, duymuyordum. Sonra test yaptım, ona göre 2dB daha dar bir frekans bandında duyuyorum. Sonra araştırdım, yaş geçtikçe frekans bandı da, daralıyormuş.

Müzik Kulağı Sendromu

Beyin boşluk doldurmayı seviyor. Sadece, imkansız renklerdeki gibi görsel değil. Müzik kulağı sendromu, sessizliğin sesi aslında. Sessizlikte duyulan müzik ve sesler. Genelde yaşlılar daha çok yaşıyormuş ama mutlak sessizlikte siz de, bir şeyler duymuşsunuzdur.

3.5 Zaman

Zaman konusu tüm duyularla ilgili. Stresli ve endişeli zamanlarda zamanın çok yavaş geçtiğini, günlük rutinlerin arasında ise çok hızlı geçtiğini hissetmeyen yoktur sanırım.

3.6 Çapraz Modal Duyumlar (Sinestezi ve Halüsinasyonlar)

En başta anlattığım LSD tribiydi. Tüm duyuları etkileyen, kuvvetli bir uyaran. LSD beyinde çapraz kablolama ya da aşırı nöron aktivitesi nedeniyle çapraz etkileşim nedeniyle algıyı tamamen değiştirebiliyor. Mesela her şey akışkan gözükebiliyor. LSD kullanmayın, zararlı, hoş değil ama netflixteki Psikedelik Maceralar (Psychedelic Adventures: Have a good trip!) belgeselini izlemenizi öneririm.

3.Bonus

Shepard ve Metzler Deneyi

Bu deneyde, katılımcılardan gördükleri cisimleri zihinlerinde döndürmeleri isteniyor ve gördükleri iki cismin aynı olup olmadığı soruluyor. Tabii ki insanlar zorlanıyor, aynı olan cisimlerin, farklı olduğunu düşünüyorlar.

https://www.researchgate.net/figure/Mental-rotation-task-of-Shepard-and-Metzler-1-971-Participants-determine-whether_fig1_232082377

Tucker & Ellis’s Algı-Hareket Uyumluluğu

Bu deneyde de, görsel verinin yorumlanması ve tepki süresi test ediliyor. Bir sürahi gösteriliyor. Tutamaç sağdaysa, kişinin sağ eliyle hızlı reaksiyon vermesi bekleniyor. Sadece sol eliyle reaksiyon vermesi istendiğinde ise, tutamaç soldayken, sağdakine göre çok daha hızlı hareket ettikleri gözlemlenmiş. Yani beyin belirli hareketleri önceden hazırlıyor. Bu da, nesnelere neden belirli şekilde uzandığımızı, bazı tasarımların neden sezgisel olduğunu açıklıyor. Mesela bardak, arabanın kapısı başka şekilde açılsa, uzun bir süre sorun yaşarız.


4. Zaman, Uzay ve Renkler

Bana oldukça ilginç gelen konu, nerede olduğumuzu, nereye gideceğimizi bilmemiz. Zihnimizde bir haritalandırma olması. Bu olmasa ne olurdu? Bence böyle bir bilim kurgu olmalı. Zaman ve uzayın olmadığı alternatif bir evren.

Photo by Kevin Ku on Unsplash

4.1 Medikal Durum

Parkinson

Parkinson kelimesini daha görmeyeceksiniz demiştim. Duramadım. Buraya da yapıştırdım. Çünkü Parkinson’lu hastalar zaman konusunda sorun yaşıyorlar. Zamanın daha yavaş geçtiğini ya da çok hızlı geçtiğini hissediyorlar. Bunun sebebi ise dopamin eksikliği nedeniyle iç saatlerini kontrol edememeleri. İnsan zihninin bu kadar bilgisayara benzemesi, ya da bilgisayarın bu kadar insana benzemesi beni rahatsız ediyor.

Sanırım benzer bir olay Alzheimer için de geçerli. Hem tanımıyorlar, hem başkalarına benzetiyorlar hem de dedem bambaşka bir zaman dilimini anlatıyordu. Yaptın mı ettin mi, şu oldu dışarı güvenli değil dediği yıllar 60 yıl öncesiydi.

Şizofreni

Yine dopamin düzensizliği yüzünden, gerçeklik karışıyor, zaman algısı da altüst oluyor.

Stres ve Kaygı

Bu durumda da, zaman bükülüp, yavaşlıyor. Beyin çevresel ipuçları arayıp, zaman ilüzyonu yaratıyor. İş yerinde, cumayı getiremediğiniz, perşembe zannedip takvime bakınca salı gününde olduğunuz zamanlar olmuştur.

Yüksek lisansı bitirdikten sonra bir süre iş bulamamıştım. Vize kaygısı yüzünden stres artmıştı. Rüyamda, aslında mezun olamadığımı, son dersten kaldığım için okuldan atıldığımı görüyordum. Benim için zaman değil ama uzay algısı değişmişti. Bazen gerçek zannediyordum. Bir keresinde sabah kalkar kalmaz, hazırlanıp okulla konuşacağım dedim. 1 saat sonra diplomamın olduğu aklıma geldi.

Stresin diğer bir çıktısı da, insanlar renkleri karıştırabiliyorlarmış. Mesela cinayete şahit olan görgü tanıdığı, katilitarif ederken renkleri birbirine karıştırıp, olay detaylarını farklı anlatabiliyor. Katil siyah ceketli, kurban yeşil ceketli diyelim. Tam tersini söyleyebiliyorlarmış. Ya da ceket giymemesine rağmen ceket giyiyor, gözlüklü olmasına rağmen gözlüksüz gibi anlatıyorlarmış. Günlük hayatta da, bunun örneklerini fazlasıyla yaşamışsınızdır.

Beyin Sarsıntısı

Hafıza, zaman algısı sorunlarının yanında; renkleri algılama, birbirine karıştırma gibi şeylere de neden olabiliyormuş. Benzer şekilde duyduğunu algılayamama, söylemek istediğini söyleyememe.

Photo by Randy Jacob on Unsplash

4.2 İlüzyon

Zaman ilüzyonu

Yüksek adrenalin, zaman algısını değiştiriyor. Çok heyecanlandığınız anlarda, çok mutlu olduğunuz anlarda, çok eğlendiğiniz anlarda zamanın ne kadar hızlı aktığına şahit olmuşsunuzdur. Ya da çok korktuğunuz anlarda, hayatın nasıl film şeridi gibi geçtiğini ve aynı anda ne akdar çok şey hissettiğinizi görmüşsünüzdür. Zaman algısı, bu kadar kolay şekilde değişebiliyor işte.

Oddball Etkisi

Sürekli aynı uyaran verilirken, bir anda kısa süreli farklı uyaran verildiğinde, beyin o kısa sürenin daha uzun olduğuna inanıyor. Farklı olduğu için. O nedenle, bir ortamda farklı olan şeyler daha çok dikkatimizi çekip, daha çok aklımızda kalıyor. Herkesin aynı olmaya çalıştığı günümüzde, dikkat çekmek gibi bir derdiniz varsa farklı olun.

Yine aynı sebepten dolayı dostlar, sıradanlıktan ve monotonluktan uzak durun. Çocukken, zaman yavaş akıyordu çünkü her şey yeniydi, farklıydı. Şimdi hızlı akmasının sebebi, aynı işleri tekrar etmemiz ve hayatımızda değişikliklerin, yeniliklerin az olması. Zamanı daha dolu dolu hissetmek istiyorsanız, yeni şeyler deneyin, merakınızı artırın, yeni aktiviteler yapın. Beyninizi kandırın. İşe farklı bir yoldan bile gitseniz, beyniniz bu umarayı yiyecektir. Böylece siz de daha iyi hissedeceksiniz.

Boyut-Ağırlık İlüzyonu

Küçük objeleri genelde daha hafif, büyük objeleri ise daha ağır olarak düşünüyoruz çünkü beynimiz tecrübeden dolayı bu beklentiye giriyor. Yani beklentilerin, duyularımız üzerinde etkisi oldukça yüksek. Mutlu bir hayatın sırrı, az beklenti önerisini de, böylece kanıtlamış oluyoruz. Biraz daha eğlenmek için, boş bir kutuyu zor taşıyormuş gibi yapın ve birinden yardım isteyin. İlk tepkisine bakın :)

Ames Oda Yanılsaması

Anlatmaya gerek yok. İzleyebilirsiniz. Gerçeklik dediğimiz şey, bu kadar da gerçekdışı.

Stroop Etkisi

Çocukken bunu yapmışsınızdır kesin. Mesela kırmızı kalemle mavi yazıp, bu hangi renk diye soruyorsunuz. Kafalar karışıyor, yanlış cevaplar geliyor. Ortalığı kan götürüyor. Çünkü beyin yavaş reaksiyon veriyor. Okumak otomatik bir süreç olduğu için, kelimenin anlamına odaklanıyor.

Kıyafet Rengi

Sosyal medyada viral olan bu fotoğrafı hatırlarsınız. Dünya savaşı çıkarıyordu neredeyse. Sebebi ise farklı ışık altında, farklı algılanması. Bu da yine beynin algılarken, ışığa ve diğer çevre etkilerine ne kadar güvendiğini gösteriyor. Bu kadar güvenince de, sonuç ortada. Miyonlarca kişi, o renk mi bu renk mi diye tartışıyor. Birisi bu kıyafetle suç işlese, kolayca yırtar bu ben değildim diye.

Shepard’ın Masa İlüzyonu

Hangi masa daha uzun? Hangi masa daha geniş?

https://x.com/DrGBuckingham/status/1243148913181409280

Cevap: İkisi de aynı. Şimdi dağılabiliriz.

Oyuk Maske İlüzyonu

Maske içe mi dönük, dışa mı? Sağa mı hareket ediyor sola mı?

Beynimiz her zaman ki gibi farklı beklentilere giriyor. Dışa dönük olarak düşünüyor çünkü yüz dediğin dışa dönük olur. Yine beynin beklentileri ile duyuların aldığı bilgi çelişti.


5. Algı İlüzyonları Günlük Hayatta Nasıl Kullanılıyor

Beynimizi, çorba yaptıktan sonra bu bölümde büyük oyunu bozuyoruz. Tüm bu ilüzyonların ve bilgilerin bize faydası ne? Ne işimize yarayacak? Paranoyak olmak, gördüğümüze ve duyduğumuza bile inanmayacak duruma gelmek dışında ne çıktısı olacak?

Her şeyden neden fayda bekliyoruz anlamıyorum. Fayda diye diye, affedersiniz dünyanın içinden geçtik. Şimdi faydayı bir kenara bırakıp, nerelerde kullanılıyor göz atalım.

5.1 İyiye kullanım

Medikal Terapi

Ampute kişilerin ağrılarını azaltmak için ayna terapisi kullanılıyormuş. Plastik el olayına benzer şekilde, olan uzvun yanına ayna koyularak, diğer uzvun da var olduğu algısı yaratılarak, uzuv hareketi ilaçsız şekilde ağrının da yok olmasına yardımcı oluyormuş.

Benzer bir kullanım yapay gerçeklik ile de mevcut. Geçen arkadaş yapay gerçeklik balondu geçti, hani nerede kullanılıyor diyordu. Yanık ve ağrı tedavilerinde kullanıyorlarmış. Hastaları sakinleştirici, sanal ortama sokup, beynin odağını başka yere çekerek, onların rahatlamasını sağlıyorlarmış. Böylece ilaca bile gerek kalmadan bir rahatlama sağlanıyormuş.

Aklıma gelen bir şey de, askerlerin psikolojik, post-travma sendromlarının tedavisi. Kullanılıyor mu bilmiyorum ama kullanılsa işe yarar gibi geldi bir an.

Photo by XR Expo on Unsplash

Eğitim ve Öğrenme

Psikoloji sınıflarında Shepard’ın masası, Stroop etkisi gibi fenomenler öğretiliyor diyenler var. Sadece duyum. Bana inanıp, psikoloji okumaya kalkmayın ya da vay efendim yalan söylüyorsun öyle bir şey olmuyor demeyin.

Amaç, öğrencilere algı yanılgısını, bilişsel süreçleri ve beynin gerçekliği yorumlamadaki etkisini anlatmak. Sıradan olmayanın akılda kaldığı fenomeni hatırlayın. Görsel ve aktif öğretimin de, benzer şekilde etkili olacağı açık. Öğrenciler daha hızlı ve net algılayabilir. Elektronik mühendisliğinde de, yapay gerçeklikle elektron gibi davrandırmak aklımdaydı mesela. Tecrübe daha hızlı öğretiyor.

Sherlock dizisini izlediniz mi? Orada bir hafıza metodu uyguluyordu. Hafıza sarayı. Hatırlamak istediği şeyleri, bir odaya yerleştiriyordu. Sonra da o odaya girmiş gibi düşünüp, aradığı şeyi buluyordu. Bu metot, hafıza güçlendirmek, eğitimi desteklemek, dil öğrenmeyi hızlandırmak için ideal bir yöntem. Beyni kandırmak ve bazı bilgilere doğrudan erişmek için ideal.

Aklıma Slumdog Milyoner filmi geldi. Orada da, çağrışımdan yola çıkıyordu benzer şekilde.

Tasarım ve Mimari

Vay anasını sayın seyirciler diyeceğiniz tasarımlara rastlamışsınızdır. Göründüğünden daha büyük alana sahip olan yapılar, olduğundan daha küçük objeler ya da benzer estetik ilüzyonlar. Algıdaki farklılıklar ve algı oyunları mimaride fazlasıyla kullanılıyor. Tabii ki modern tasarım adı altındaki kutu evleri kastetmiyorum.

Dİğer tasarım öğesi ise renkler. Pazarlamacıların sık sık başvurdukları teknikler, genelde tüketici davranışlarını şekillendirmeye yönelik. Renk seçimi, güven, sakinlik, enerji ya acil alınması gereken hissiyatını tetikliyebiliyor. Bu işin babası Edward Barneys. Onun dışında, dünyaca ünlü markaların logo hikayelerini okuyun derim. Bir de kitap önerisi bırakayım.

Eğlence ve Sanat

M.C Escher iyi bir örnek.

İlüzyon müzeleri yine güzel bir örnek.

Bonus: Gayrettepe metrodaki İstanbul Diyalog Müzesini de öneririm. Bunlarla pek ilgisi yok ama görme duyunuz olmadan neler yapabileceğiniz konusunda iyi bir tecrübe. Müze kapkaranlık. Kör bir rehber size eşlik ediyor. Beyninizin, görme olmadan nasıl çalıştığını daha iyi hissetmek istiyorsanız, biraz da görme engelli bireylere karşı empatinizi artırmak istiyorsanız, kesinlikle deneyin.

3 boyutlu sinemalar, 3 boyutlu ses efektleri de yine beynin algısını manipule eden diğer bir kullanım alanı. Filmlerde, gerilim yaratmak iin sesin nasıl kullanıldığına dikkat edin mesela.

Youtube’a 8D sound diye aratın. Baya iyi hikayeler var. Kulaklığınızı takın, gözlerinizi kapatın ve ilüzyonun keyfini çıkarın.

5.2. Kötüye Kullanım

Reklam ve Paketleme

Reklamlarda manipulasyon amaçlı kullanımını, iyiye kullanım bölümünde kısaca anlatmıştım. Diğer bir kullanım ise paketleme. Market ürünlerine, iç tasarımına, ürünlerin posizyonuna bakarsanız, bunların bir tesadüf olmadığını görürsünüz. Canlı ürünler genelde girişte yer alıyor. Birçok ürün parlak, renkli paketlerle paketlenerek canlı bir görünüm kazanıyor. Manav reyonunda, parlak ve diri olanlar önde duruyor. Onlar bitince zaten, o reyona yaklaşan insan sayısı da azalıyor. Bu kullanımın kötü olma sebebi ise, olduğundan fazla gözükmesi. Tüketiciyi kalite, aciliyet, tazelik konusunda yanlış yönlendirmesi.

Photo by Jacopo Maiarelli on Unsplash

Başka bir örnek, online satış mağazalarındaki görseller. Genelde ürünler olduğundan daha iyi, daha güzel görünüyor. Mesela yemek sepetinde istediğiniz ürünle, aldığınız ürün arasında boyut farkı oluyor. İsyan edince de, ‘aynı tabak kardeşim’ cevabını alıyorsunuz. Cevap doğru, yanlış olan algınız. Algınızla oynanması.

Kötüye kullanım olmasa da, yanlış olarak ortaya koyabileceğimiz diğer örnek de daha önce anlattığım görgü tanığı örneği. İşin bir yanı görgü tanığının güvenilir olmaması ve istemeden yanlış yönlendirmesi. Diğer yanı ise suçu işleyen kişinin, bu durumu kullanabilme potansiyeli.

Kumarhanelerde, buna iyi bir örnek. Bu örnekten haberim yoktu ama mantıklı geldi. Kumarhanelerde, saat olmuyormuş. Böylece kişilerin zaman algısını kırarak, daha uzun kalmaları sağlanıyormuş. Zaten aşırı ışıklı olduğu için iç mekanda gündüz algısı da yaratıyor. Böylece kişiler, saatlerce orada vakit geçirirken, rahatsız hissetmiyorlar. Slot makineleri de, yine benzer şekilde tasarlanıyormuş. Sürekli kazanmaya yakınmış imajı veriyor ve oynayan kişi bu sefer olacak diye diye donuna kadar kaybedip, sarhoşluğun da etkisiyle bir de olay çıkarıyor. Kaybetmesi yetmemiş gibi bir de dayak yiyip mekandan ayrılıyor.

https://www.datenschutz-notizen.de/reject-all-by-google-1034962/

Websitelerindeki butonlar da, algının manipule edilmesine iyi bir örnek. Karar verilmesi gerektiğinde, site sizi genelde kesin bir karar itmeye çalışıyor. Mesela verileriniz takip edilsin mi? Evet cevabo daha renkli ya da farklıyken, hayır cevabı ya zor bulunuyor ya da daha sıradan.

Yine çok rastladığımız diğer bir örnek ise, sosyal medyaların akış sayfası. Aşağı sonsuza kadar kaymasının en büyük sebebi, kullacının zaman ve mekan algısını ortadan kaldırmak. Kaydırma da, sınır olmayınca, beyin ister istemez sonuna kadar gitmeye çalışıyor. Ya da renkli sağdan soldan patlayan bildirimleri gözden geçirmeden duramıyor. Böylece saatler çöpe gidiyor. Aynı zamanda zihinsel sağlık, dopamin dengesi uyku düzeni, üretkenlik de etkileniyor. Dopamini hatırlayın. Size zaman, mekan, hafıza her şeyi unutturabilir. Gerçeklik algınızı yıkabilir ya da karıştırabilir.


6. BONUS

Bonus bölüm algıdan çok hafıza ile ilgili.

Alışveriş Merkezinde Kaybolma Deneyi

Deney ilk kez, Psikolog Elizabeth Loftus ve öğrencisi Jim Coan tarafından Jim’in ailesine ugulanıyor. Aileye 4 hikaye anlatılıyor. Bir tanesi yanlış. Jim’in alışveriş merkezinde kaybolduğu hikaye yanlış olmasına rağmen, abisi bu anıyı hatırladığını iddia ediyor. Deney farklı katılımcılarla tekrarlanınca, katılımcıların bir kısmının yanlış anıyı tespit edemediği gözlemleniyor. Hatta denekler, boşlukları doldurup, yeni detaylar ekliyorlar. Böylece, insanların hafızalarına alakasız anılar yerleştirmenin mümkün olduğu ispatlanıyor. Yani yaşadıklarınız da, doğru olmayabilir.

İsmini söylemek istemediğim bir politikacı da, bir sürü benzer anıyı millete anlatıp duruyor. Herkes de, inanıyor sosyal deney ülkesinde. Bir anda, yalan gerçek oluyor.

Hafızanın bu kadar yanıltıcı olduğuna ilk defa lise 1.sınıfta şahit olmuştum. Öğretmen, ilköğretimden bir anımızı anlatmamızı istemişti. Kuralları hiçe saydığımız, disiplinlik olduğumuz bir anıyı. Sınıfta, ilköğretimden 5 kişiydik. 1 kişi olayı hiç hatırlamıyordu. Diğer 4’ümüz ise olayı bambaşka hatırlıyorduk. Detaylar farklıydı, olayın akışı bile değişmişti.

Reklamcılar bu olayı da fazlasıyla kullanıyorlar. Mesela nostaljik içerik üretiyorlar. İzleyen ise çocukken izlediği şeyin aynısı, devamı, hatırlatması gibi düşünebiliyor. Halbuki ürün o kadar eski değil.

https://blog.vlipsy.com/the-top-5-mandela-effect-examples-explained-f27eb937f283

Mandela Etkisi

Birçok insan Mandela’nın 1980’lerde hapishanede öldüğüne inanıyor. Cenaze anını televizonda izlediğini iddia edenler de var. Bu, kolektif yanlış hafızanın en çarğıcı örneklerinden bir tanesi.

Shaggy öldü, Çaycı Hüseyin öldü de, benzer bir durum. Bu tip yanlış hatırlamalar, kafa karışıklığını artırıyor ya da tarihi tartışmaları çıkmaza sokuyor. Aynı zamanda toplumsal hafızanın nasıl kolayca manipule edilebileceğinin de göstergesi. Durum böyle olunca, birisi olmayan okuldan mezun olabilirken, diğeri de tarihi yeniden yazabiliyor.

Bastırılmış Anıların Dışa Vurumu

Bazı durumlarda, terapist bastırılmış anılarla yüzleştirmek isteyebiliyor. Travmatik olayın ne olduğunu saptamak ve onu aşmak için fakat bu da, bezen yanlış hafıza nedeniyle hastayı duygusal baskı altına sokabiliyor, ilişkilerini zedeleyebiliyormuş. Terapistinizi iyi seçin.

Günlük Hayatta Yanlış Hafıza

Simulasyon ülkesinde bu konuyu çok anlatmaya gerek yok. Günlük olaylar gerçek olmayacak kadar fantastik olunca, gerçek ve yanlış karışıyor. Televizyonda anlatılan hikayeler ise gerçek zannediliyor.

DRM paradigma deneyinde, beynin nasıl boşluk doldurmaya meyilli olduğunu gösteriyorlar. Katılımcılara, yatak, yastık ve gece kelimelerinin olduğu bir liste veriliyor. Daha sonra tek tek şu kelime var mıydı diye soruluyor. Uyku kelimesi listede olmamasına rağmen birçok katılımcı olduğunu söylüyor. Benzer şekilde, Kuran’da yazıyor die inandıkları hikayeler, cümleler falan var.

Medyada Yanlış Hafıza

Buna zaten sosyal medyadaki yanlış bilgilerle süreki şahit oluyoruz. Bir süre insanlara delil sorulduğunda, insanlar bir programda şunu söylemişti, bir kitabında şunu yazmıştı, ama böyle söylemişti diye uydurmaya başlıyorlar. Bunun yine çarpıcı örneklerinden bir tanesi Atatürk’e ait olmadığı her halinden belli olan cümlelerin, onunmuş gibi düşünülmesi. Sorunca da Bursa Nutkunda söylemişti diyorlar. Öyle bir nutuk ki, uydurulan her şeyi orada söylüyor. Bunun gibi örnek fazla. Covid konusunda da, bir sürü benzer hikaye vardı. İnsanlar görmedikleri şeyi, televizyonda görmüş gibi anlatıyorlardı. Ya da politikacılara şöyle demiştiniz denildiğinde hayır demeleri, video gösterince kıvırmaları da buna örnek. Benzer şekilde terörist başını meclise davet edip, boku muhalefete atanların da yaptığı manipulasyon benzer.

Bu durum, hem yanlış bilginin yayılması, kabullenilmesini hızlandırıyor, hem toplumsal önyargıları artırıyor, hem de insanların kolayca manipule edilmesini sağlıyor.

Yanlış Hafızanın sonucu

Aslında hepsini yazdım. Gerçeklik ile kurgu birbirine giriyor. Şimdi bir de, sanal ortam işin içinde. İyice gerçeklik algısı karışıyor. Dışarıdan alınan bilgi, düşünce yapımızı ve doğrularımızı oldukça etkiliyor. Bu da, kritik durumlarda büyük sonuçlar doğuruyor.

Yanlış anlaşılmalar ve manipulasyonlar arttıkça, toplumsal önyargılar da artıyor. Mesela mülteci meselesinde, her şey mülteciler yaptı olarak algılanıyor. İnsanların verdikleri örneklerin, suçların çoğu mülteciyle alakasız olmasına rağmen ön yargılar bambaşka bir algı oluşturuyor ve nefreti körüklüyor.

En kötü sonuç ise, yanlışı düzeltmenin zorluğu. Yanlış bilgi her yere yayıldığı zaman kabul görüyor. Bunu değiştirmek son derece güç. İnsanlara, bilgili ve belgeli de gitseniz kabul etmiyorlar ve inandıklarından vazgeçmiyorlar.

Photo by Ben Wicks on Unsplash

7. Sonuç

Yazı o kadar uzadı ki, ne anlatıyordum ben de unuttum. Büyük oyunu bozduk mu?

Bozamadıysak, benim çıktılarım şunlar.

İnsanoğlu mükemmel yaratılmış değil. Doğada hiçbir şey mükemmel değil.

Gerçekler gerçek değil. Gördüm, duydum diye bir bilgiyi doğru kabul etmeyin. Tanık bile yanlış olabilir.

Günlük hayatta, algısal ilüzyonlar fazlasıyla kullanılıyor. Farkında olun oyuna gelmeyin.

Karşıdaki nasıl algılayamıyor diye kendinizi yiyip bitirmeyin. Kimse aynı şekilde algılamıyor. Bu bir de, düşük IQ, toplumsal baskı, manipulasyon ve gereğinden fazla haber ve sosyal medya içeriği ile harmanlanınca; karşıdakinin beyin eriyip gidiyor. Herhangi bir tepki vermesi bile mucize.

Nasıl hayatta kalıyoruz anlamıyorum. Hayatta kalmak kutlanmalı.

Uyuşturucu ve uyarıcı maddelerden uzak durun. Beyin kimyanız zaten market ürünleriyle, şekerle yeterince allak bullak oluyor daha çok çorba yapıp kalıcı hasara yol açmayın.

Gündemi değerlendirirken, gaza gelmeyin. Konunun, karşı tarafını da dinleyin, üzerinde düşünün, anlamaya çalışın. Adam öldürmek suç ama katilin motivasyonu ne mesela? Kendine göre haklı gerekçeleri var mı? Gerekçeler size çok mantıklı geliyorsa, ne olacak? Hepsini etraflıca düşünün, ön yargıların kurbanı olmayın.

Kamu spotu da, bittiğine göre yazıyı burada bitiriyorum. Buraya kadar okuyabilene bir bir bira, çay, limonata benden.

,

Comments

Leave a comment