Linkedinde Selçuk Bayraktar’ın tekelleşme çıkışına rastladım.
Tek arama motoru,
Bir iki sosyal medya platformu
Birkaç alışveriş sitesi…
Sadece birinin çökmesi bile dünyada bağlı olan tüm devletlerin kritik alt yapısının neredeyse çökmesine neden oluyor.
Refahı tüm dünyaya yayması umulan yüksek teknoloji ve inovasyon, an geliyor, dünya sistemini kilitliyor.
Yüksek teknoloji küresel düzeyde tekelleştiğinde, işte bu kadar kırılgan.
Yaşadığımız siber fiziksel ağlarla örülü dünyada, teknolojinin her alanında bağımsızlık toplumlar için vazgeçilmez.
İşte tam da bu nedenle;
Tam bağımsız ve müreffeh bir Türkiye için
Hashtag#MilliTeknolojiHamlesi diyoruz.🌍🇹🇷
Rakiplerine karşı devlet gücünü kullanan bir adamın, neredeyse sınırsız bütçe ile çalışan bir adamın bu şekilde olaya yaklaşması şaşırttı.
Kısmen haklı ama bahsi şöyle artırabiliriz; okyanusun altındaki kabloların birinin bile kopması dünyadaki tüm bilgiyi, işlevselliği saniyede bitirebilir. Bu da aslında, ekonomilerin ne kadar birbirine bağlı olduğunu gösteriyor. Bu durumda yerli milli altyapı kursanız da, dışarıyla iletişim olmadığı sürece hiçbir işe yaramıyor.
Çin, Rusya, K.Kore, İran gibi ülkeler bunu deniyor. Dünyanın her yerinde kullanılan, platformları yasaklıyor ya da kısıtlıyor. Sonuçta ne oluyor? İnsanlar yine, o platformlara yönelmeye devam ediyor. Farklı yöntemlerle, dünyadan kopmamaya çalışıyorlar.
Belki microsoft ürünleri açısından bu populist söyleme katılabilirim. Herhangi bir çöküntü birçok işi aksatıyor. Ancak devletin kritik altyapısını microsoft ürünleri üzerine kurduysanız, zaten bu yarışta pek de yeriniz yok. Zaten birçok enstitü, kurum kendi sistemlerini, açık kaynak kodlu sistemleri tercih ediyor. En kötü ihtimale karşı da, B planları hazır. Bayraktar’ın hayal ettiği gibi devlet merkezli çözüm değil, çok daha demokratik, çok daha dağınık ve merkezi olmayan altyapılar zaten mevcut.
Selçuk Bayraktar, söyleminin populist olduğunun elbette farkındadır. Sonuçta, kahraman olarak görülüyor bir kesim tarafından ve onların duymak istediklerini söylemek zorunda hissediyor. Eğer çevresiyle birbirlerini gazlayıp, motive olmuyorlarsa.
Bugünkü durumu demokratik bulmamış.
San Francisco ruhu öyle değil aslında. Büyüdükçe, diğer inovatif küçük şirketleri desteklersin. Onlar da büyür. Sonra satın alırsın, o ekibi transfer edersin ya da o ekip başka bir fikirle yine sivrilir. Silikon vadisini meşhur eden, orayı dünyanın teknoloji merkezi yapan anlayış bu.
Günümüzde, teknoloji şirketleri inanılmaz verilere eriştikçe ve astronomik cirolara ulaşınca elbette işin içine daha çok güç giriyor ve satın almalar, rakipleri ezmeler artıyor. Bu tekelleşme olarak görülebilir çünkü küçük firmalar bu güce dayanamıyor. Yine de tek arama motoru, bir iki sosyal medya sitesi, birkaç alışveriş sitesi oldukça yanlış bir düşünce.
Arama motoru bir sürü var. Farklı sebeplerle farklı kişiler farklı arama motorlarını tercih edebiliyor. Google’un en çok tercih edilen olmasının ise sebepleri var.
- İnsanların, teknoloji tercihlerini bilinçli yapmamaları. En kolay hangisine alışıyorlarsa onunla devam ediyorlar.
- Google’un bu işin ilk aktörlerinden birisi olması
- Google’un kişiselleştirilmiş sunumu.
Zaman zaman Google kullanımı ile ilgili veri gizliliği, reklamcılık, veri paylaşımı gibi sebeplerle sorunlar çıkabiliyor. Bu da, hukukun konusu. Rekabet avantajı/dezavantajı konusu gibi.
Bugünkü internet sistemine karşı da, web3 ile ilgili bir sürü çalışma yürütülüyor. Ana konu ‘izlenmeyeceksiniz’, ‘verileriniz güvende olacak’ , ‘merkezi olmayan, demokratik internet’ vs. Bu gerçekten iyi mi kötü mü tartışılır. Her şeyin bir de olumsuz sonucu oluyor. Bkz. Dark web.
Bir iki sosyal medya platformu demiş mesela. Bir sürü sosyal medya platformu var. Hatta platformlar konu konu olarak bile ayrılmış. Devletlerin desteklediği kendi sosyal medya platformları da mevcut. Peki neden bir iki popüler olan kullanılıyor?
- Dünyayla iletişim
- Daha kapsayıcı platformlar olması
Trump’ın bile kendi sosyal medya platformu var. Gerisini siz düşünün.
Artık 20.yüzyılda değiliz. Herkes, her şeyden haberdar ve haberdar kalmak istiyor. Dünyayı binlerce yıl imparatorluklar yönetti. Ailelerin, kabilelerin, etnik grupların ötesinde kısmen bütünleştirici sistemler olarak devam ettiler. Son 200 yılda milliyetçilik akımı ile hepsi paramparça oldu. Bu parçalanmanın sonucunu da, iki dünya savaşı ile ödedik. Şimdi de, şirketler yönetmeye başladı. Yine etnik kaygıların ötesinde sistemler. Sonu facia da olabilir, tam tersine dünyanın hiç görmediği kadar kapsayıcı ve bütünleştirici de, ama her durumda bugünün gerçekliği, tüm dünyanın birbirine bağlılığı ve ihtiyacı. Tıpkı Amazon Ormanlarındaki ekosistem gibi. Herkesin, kendine özgü özellikleri bir bütünün parçası.
Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür ve bir orman gibi kardeşçesine, bu hasret bizim…
Birkaç alışveriş sitesi konusu da, anlamsız. En son TEMU mesela dünyanın her yerine nüfus etti. Tartışma konusu oldu. Düşük fiyatları, gümrük hileleri nedeniyle. Getir, avrupaya ve dünyaya açıldı. Trendyol aynı şekilde. Bunlar gibi tonlarcası var. Her ülkenin sayısız alışveriş sitesi var. Bunların bazıları satın alınıyor, kimisi olduğu gibi devam ediyor. İyi hizmet ettiğiniz sürece, rekabete direniyor ve büyüme şansı yakalıyorsunuz. Bu şekilde birçok fikir, büyük şirketlere dönüşebiliyor. Bu işte öncü olan firmaları düşünüp, tekelleşmeden bahsetmek bence kötü niyet ve popülizm.
Her yerde aynı kaliteyi sunamıyorsan, müşteriyi memnun edemiyorsan, bu senin suçun. Sistemin değil.
Düşünün!
Türkiye’de kargo şirketleri, dağıtım şirketleri, perakande satış siteleri, diğer alışveriş siteleri genelde yerli. Kimisi o kadar başarılı ki, dünyanın her yerinde kullanılan sistemler Türkiye pazarına girmenin başka yollarını arıyor. Buna rağmen birçok şirket çalışanları tarafından, müşteri tarafından davalık. Kimisi fiyatlandırmayı istediği gibi yapıyor çünkü rakipleri yok. Kimisi dağıtımı beceremiyor, kimisi tedarik miktarını, tedarik süresini. İnsanlar alternatif arayınca da, suçlu oluyor. Asıl tekel bu.
Düşünün!
Halen daha taksilerin inadını kırabilmiş değiliz. Martı, taksicilerle kimi zaman fiziki savaş halinde. Uber yasak, Bolt yok, Tier yok, Wolt yok bunların yerli alternatifleri de kısıtlı ya da engelleniyor.. Paypal ile ödeme yok. En normal uygulamaları bile Türkiye’de kullanamıyorsunuz. Hizmet kalitesi diye bir şey zaten yok.
Tüm bunları es geçip, dünyada sistemler tekel, yaşasın yerli milli demek… ne bileyim… söyleyecek kelime bulamıyorum. Bulduğumu da, yazamıyorum. Savunma sanayindeki tekelleşmesi, Teknofest adı altında fikir ve patent kapması bile başlı başına bir ironi. Buna rağmen, yazının altına haklısınız Selçuk Bey diyenlerden, bayrak asanlara bir sürü destek mesajı var. Asıl üzen bu.
Bu güçte ve kafadaki bir adamın, siyasete mesafe koyup, teknolojik rekabeti teşvik etmesini beklerdim. Gerçekten Türkiye’yi düşünüyorsa.

Leave a comment