Ülkelerin teknoloji savaşlarının bir cephesi de savunma sanayi.
Özellikle, uluslararası liberal düzenin yavaş yavaş çıkmaza girmesi ile; dünyanın birçok yerinde çıkan savaşların da etkisiyle savunma sanayi birçok ülkede ana konuya dönüştü. Savunma teknolojilerine yapılan yatırım dünya genelinde arttı.
Şimdi size bir ülke anlatacağım bu konuda oldukça gururlu ve dünyaya meydan okuduğunu düşünüyor. Komşularının, en büyük düşman olarak gördükleri komşularının çatır çatır çatladığını söylüyorlar.
Bu ülke, milli yerli vurgusu yapıyor her fırsatta. Canavar gibi çalışıyor bu yerli milli sanayileri. Kendi silahlarının üretiyorlar. Kendi uçaklarını, tanklarını, arazi araçlarını, füzelerini, ihalarını, sihalarını, radar sistemlerini, askeri haberleşme ünitelerini, denizaltılarını, savaş gemilerini, füze savuma sistemlerini üretiyorlar.
Bu ülke, uzaya defalarca roket gönderdi, en son balistik füze ateşlediler, uzayda varız demek için. Şu an uzayda 4 aktif uyduları var ve bugüne kadar 11 tane uydu gönderdiler.
Bu ülke bir de kendi elektrikli araçlarını üretti. Henüz büyük olmasa da kendi batarya fabrikaları var.
Bu ülkenin, nükleer başlıkları olduğu gibi; nükleer enerji de kullanıyorlar. 4tane nükleer santralleri var. Enerjinin %9,5 buradan, %10 ise yenilenebilir enerjiden geliyor.
Böyle bir ülke. Bununla gurur duyuyorlar. Her fırsatta savunma sanayi reklamı yapıyorlar ve kendi halkları dünyaya kafa tuttuğunu, tekonolijide çok iyi olduklarını ve askeri olarak dünyanın en iyileri arasında olduğunu düşünüyor. Öyleler de, güçlü bir orduları var.
https://www.globalfirepower.com/countries-listing.php
Bilin bakalım hangi ülke bu?
Bayraklarında ay ve yıldız var ama yeşil. Evet, Pakistan.
Gelelim madalyonun diğer yanına.
Sosyal Problemler
Açlık ve eşitsizlik almış başını gitmiş. Nüfusun önemli bir kısmı(%20) yoksulluk sınırının altında. Eğitim, sağlık gibi temel ihtiyaçlara erişim kısıtlı. Nüfusun büyük çoğunluğu kaliteli eğitim ve sağlık imkanlarına erişemiyor, kendini geliştirme fırsatını düşünemiyor bile.
Kadınlar, fazlasıyla ayrımcılığa uğruyor ve dışlanıyor. Sosyal gelişimleri engelleniyor.
Din baskısı sürekli artıyor, fanatik grupların sayısı fazla ve buna bağlı ayrımcılık, şiddet de yaygın.
İklim krizinden ciddi şekilde etkileniyorlar. Ülke çölleşiyor, kirlilik artıyor, besin güvenliği tehdit altında.
Ekonomi
Ülke yüksek enflasyonla boğuşuyor ve paralarındaki değer kaybı, hayat kalitesini de etkiliyor. Kamu borcu oldukça yüksek, bu da birçok halk hizmetini engelliyor. Yine halkın üstüne yük oluyor.
Enerji kesintileri, arz yetersizliği endüstriyi ve günlük hayatı direkt olarak etkiliyor.
İşssizlik ve yetersiz istihdam oranı gençler arasında yüksek. Kıyaslamak gibi olmasın ama işsizlik oranı Türkiye’de %10,2, yetersiz istihdam oranı ise %20–25 arası olduğu tahmin edilirken; Pakistan’da işsizlik oranı %5,8, yetersiz istihdam(underemployement) oranı ise %40–50 civarında.
Diğer bir sorun ise yolsuzluk. Bu nedenle ekonomik etkinlik(efficiency)’den, iyi kredi notlarından, güvenilir kurumlardan, yatırım güvenliğinden bahsetmek güç.
Göç
Ekonomik sebepler, sosyal sorunlar, güvenlik kaygısı, eğitim gibi sebeplerden dolayı dışarıya fazla göç veriyor Pakistan. Bir yandan da 2.4 milyon Afgan mülteciye ev sahipliği yapıyor.
Gelecek
Ülkenin geleceği ile ilgili uluslararası raporlar da, bizimkine benzer. 220 Milyonluk nüfus birçok sorunla karşılaşsa da, genç ve büyüyen nüfusları doğru eğitim ve iş imkanlarıyla avantaja dönüşebilir. Jeopolitik konumları bölgesel ve uluslararası ticarette birçok yeni fırsat yaratabilir.
Zorluklara dirençli ve çalışkan insanlara sahipler. Farklı çalışma ortamlarına alışmaları oldukça kolay. Girişimci ruhları yüksek. Eğer devlet doğru konulara, etkin yatırım yaparsa düşünüldüğünden çok daha hızlı gelişebilirler.
Benzer söylemler Asya Gelişim Bankası, Dünya Ekonomik Bankası, Birleşmiş Milletler Gelişim Programı, McKinsey, IMF ‘nın yanı sıra kendi raporlarında(Ekonomik Gelişim Ensititüsü (PIDE)) da mevcut. İlgilenenler inceleyebilir.
ps. Muhtemelen tıpkı bizim gibi, bakın bu yüzyılda söz sahibi olacağız, böyle yazıyor diye gözleri yerine başka yerleriyle okuyup, ona göre tepki veriyorlardır. Hiç rastlamadım ama kafalar çok benzer.
Yazıdan hemen sonra rastladığım haber: https://www.hurriyet.com.tr/dunya/golge-ciaden-dikkat-ceken-turkiye-analizi-ankaranin-varligini-guclendiriyor-42409673
Uzun lafın kısası şu:
Devlet destek verdiği sürece her şey yapılabilir. Her şey üretilebilir. MMU Kaan, KAPGAN, Arma II, Yörük, DROPS, Akıncı, Hürjet, Ulak, Kızılelma yapmak, TCG Anadolu yapmak ciddi işler olsa da, yapılamayacak büyük başarı işler değiller. Para ve iş gücüyle hepsi yapılır. TOGG yapmak elektroniğin bu kadar moduler olduğu bir zamanda büyük bir mesele değil. Gördüğünüz gibi Pakistan’da hepsini yapıyor. Bir kısmını yıllar öncesinden yapıyor. O yüzden üretimle övünme olayını anlamıyorum.
Bunları yaptık diye en güçlü olmuyoruz, komşular çatlamıyor, düşmanlar korkmuyor. Niye düşman var, o da belli değil. Uzaya, turist gönderdik diye bir anda gelişmiyoruz.
İşin garibi bazen gayet aklı başında insanlar da, bununla aşırı gurur duyabiliyor. Böyle böyle başlıyor bu işler diye kendini avutuyor ama bunların %1 ini bile yapmayan küçük bir avrupa ülkesinde insanlar çok daha güzel yaşıyor ya da küçük, fikir bir ada ülkesi.
Teknolojik gelişmelerden habersiz olan, işin içinde olmayan kişiler de, bu kervana katılıyor. Büyük işler başarıldı, gelişiyoruz vs diyor. Hayır. Gelişmiyoruz. Potensiyelimizin bir kısmını odakladığımız için çıktı alyoruz hepsi bu.
Olayın diğer yanı da, projelerdeki mühendisler. Bir elektronik, nanoteknoloji mühendisi ve proje yöneticisi olarak şunu söylebilirim ki, mühendisler mühendisliği sevdiği için yapıyor. Birçok mühendis için, sorun çözmek oyun oynamak gibi. Sorun olmazsa, mühendislik olmaz. Sorunu çözerken, ne kadar ileri giderlerse o kadar haz alırlar.
Savunma sanayi projeleri de böyle. Ülkenin ciddi bir bütçesi buraya akınca, daha çok mühendis orada çalışıyor. İmkan olması, piyasada çalışabilecek en iyi yerler olması, mühendislik anlamında tatmini cezbediyor insanları. Milli duygular ise işin baharatı. Mühendisin tatminini daha da artırıyor. Canla başla çalıştıkları projelerden sonuç alınca, mutlu oluyorlar. Bence övünmeyi, gurur duymayı hakeden tek insanlar bunlar.
Gel gör ki, ben bu insanların da, o kadar gurur duyamadığına eminim. Ya da bazen tanıdıklar, arkadaşlar vasıtasıyla görüyorum. Büyük bir amaca hizmet ettiklerini düşünmedikleri sürece, yani sosyal farkındalıkları, dünya görüşleri olduğu sürece, bu gururları ve hevesleri kursaklarında kalıyor neden mi?
Devletin destek verdiği, cana başla yaptıkları, maddi manevi keyif aldıkları proje bitince siyasi propaganda aracına dönüşüyor. İktidar propagandası oluyor. Yandaşlar, varlıklarından tiksindikleri, yan yana gelme ihtimalleri olmayan, ülke için tehdit olarak gördükleri kafalardaki insanların yaptığı projeleri sanki kendileri yapmış gibi sahiplenirken; bir yandan da bunu iktidar başarısı olarak gördükleri için, kendileri gibi düşünmeyen herkese saldırıyorlar. Yani o projedeki mühendisler dahil herkese.
Mühendisler ise, yukarıda saydığım sebeplerden biraz da milli gururdan dolayı duygusal yatırım yaptıkları projeyi; hiç oy vermeyecekleri, aynı tarafta hiçbir zaman olamayacakları, sürekli kendilerini dışlayan siyasi düşünceye teslim edip, kendi gibi düşünenlere karşı yapılan saldırıları sineye çekmek zorunda kalıyor. Yani çalışırken aldıkları manevi hazın tam tersine, iş sonunda manevi bir boşluğa ya da yok oluşa sürükleniyorlar. Halbuki bunların hiçbiri iktidar projesi değil, devlet projesi. Bir mühendis olarak üzülüyorum. Zaten sık sık Türkiye’den yazanlara, yurtdışına göçenlere, Türkiye’de daha çok para kazanmasına ve durumu iyi olmasına rağmen artık yurtdışına gitme vakti geldi diyenlere fazlasıyla rastlıyorum.
Siyasi hırsların bedeli, Pakistan örneğinde var. Gittiğimiz yol çok da farklı değil. Yolun sonunda, Pakistan, Hindistan, Meksika, G.Afrika, Endonezya hepsi gelişti biz izledik demeyiz umarım. Hatta tüm ortadoğu modernleşti, Suudiler, Katarlılar neye dönüştü diye izlemememiz tek temennim.

Leave a comment