Uzun zamandır yazamadım. Araya bir sürü şey girdi, ilham da bulamadım. Biraz da, yazmış olmak için yazmaktan sıkıldım. Bugün ise boş vakit olunca bir şeyler karalamak istedim.
10 senedir Almanya’da yaşıyorum. Benden ne aldı, bana ne verdi, gelmeden önce neleri dikkate almak gerekiyor, Almanya’da yaşam nasıl, Almanya bitti mi, neden gelmeyin diyorum üzerine yazacağım.
Her şey nasıl başladı?
Aslında psikoloji serisinin en başında yazdığım sıkıntılar yüzünden Almanya’ya geldim. Yeni mezın genç bir mühendistim ama beyaz yakalı olarak çalışıyordum. Ne maddi olarak tatminim vardı, ne de iş olarak. Sosyal olarak ise eh işte. Daha önce değişim öğrencisi olarak Polonya;ya gittiğimde bazı şeyler nasıl farklı olabilir diye görmüştüm. Türkiye ile ilgili umudum da kalmamıştı. Yaptığım işte bazen Alman mühendisler geliyordu ve çalışma tarzımıza şaşırıyorlardı. Almanya’yı anlattıklarında ise ben şaşırıyordum. Sonunda benim yerim Almanya diyerek, gelme yollarını aradım. En kolay yol hem de hayal ettiğim bilimsel çalışmaların da yolunu açacak yüksek lisans için gelmekti. Bu konuyla ilgili hem kendi yazdığım hem de ekşi sözlükte bulduğum iki yazının linkini buraya koyuyorum, nasıl gelirim nasıl geçer vs hepsi var. Ekleyeceğim az şey var.
https://eksisozluk111.com/entry/38162967https://eksisozluk111.com/entry/38162967
Yüksek lisans boyunca hayatım, Türkiye’de çalıştığım döneme göre daha iyiydi. Almanya’da yüksek lisans yapmanın iki avantajı var. 1. uluslararası tanınırlık ve dünyanın Alman eğitim sistemine güveni. 2. Almanya içinde kredinizin fazla olması ve öncelikli olmanız.
Dezavantajları ise; yüksek lisansın kendi başınıza kaldığınız, sistemi anlamaya çalışırken, maddi zorluklarla ve vize derdiyle uğraştığınız bir dönem olması. Ben bu macera sonunda, istediğim şeyleri başaramadım. Başaranlar ise genelde sosyal hayatından feragat edip, okula odaklananlardı.
Almanya’da yüksek lisans, ikinci bir lisans okuyormuş gibi. Şimdi nasıl bilmiyorum ama benim dönemimde öğrenci sayıları da yüksekti. Mücadelen gelmiş, rekabet için her şeyi yapabilecek çoğunluğu asza ve ortadoğulu bir kitleyle savaşıyorduk. Öyle ya da böyle okul bitti.
Aslında okulun sonunda istediğim yerde, istediğim şekilde çalışıyordum. Sonra şirketin tam zamana geçirmemesi, önerdikleri paranın vizeye yetmemesi gibi sebeplerden, kariyerim bambaşka yere gitti. Kaçtığım beyaz yakalılık, beni yakaladı ve proje yöneticisi olarka hayatıma devam ediyorum. Halen daha doktora ve akademik hayat içimde bir ukde.
İş arama süreci, kovulma, yeni iş
Almanya’da yüksek lisans sonrası iş bulmak için 18 ay süreniz var ancak bu süre kendiliğinden gelmiyor. Yeterli para ya da bu parayı sağlayabilecek kefil göstermeniz gerekiyor. Ne kadar paranız varsa, o kadar oluyor bu süre. Maksimum 18 ay. İhtiyaç olan alanlardaysanız; doktor, mühendis, hasta bakıcı vs. iş bulmanız oldukça kolay. Çok uzun sürmüyor. Benim için 6 ay sürdü. Bunun sebebi, yanlış aramamdı. yaptığım yanlışlar şunlardı:
- Az başvuru yaptım: İş ararken, mümkün oduğunca fazla başvuru yapmakta fayda. Çünkü birçok ilan öylesine açılmış ilanlar ya da uzun işe alım süreçleri içeriyor.
- İlanlara başvurdum: Saf gibi sadece ilanlara başvurdum. İlanlar genelde özel olarak o adayları arıyor. Bu şekilde bulduğunuz bir işe girdiğinizde, kendinizi başvurduğunuzla alakasız bir pozisyonda bulmak çok olası. Negatif cevap almanız ise daha olası. Özellikle tecrübeniz az ise, ‘initiativbewerbung’ yani genel başvuru yapmak daha mantıklı. Böylece şirket başvurunuzu değerlendirip, size uygun pozisyon oluşturabilir.
- Süreçleri bekledim: Bir görüşme yaparken ona odaklandım. O süreç bitene kadar diğer başvuruyu yapmadım. Tamamen duygusal israf bu. Boşuna umutlanıp, zaman kaybetmek.
- İş ajansıyla irtibat kurmadım: Bu da bir hata. Çünkü iş ajansı sizin profilinizi oluşturup, cv konusunda destek olabiliyor. Size ilan da gönderebiliyor. Dezavantajı ise sadece bulunduğunuz bölgede iş aramaları.
Tüm bunların ardından, alakasız bir iş buldum. Proje yöneticisi olarak. Sadece yüksek lisans bitirdiğim için, ellerindeki işe de çabuk adapte olacağımı düşündüler. 2 sene çalıştıktan sonra başarlarıma rağmen işten çıkarıldım. Sebepleri ise Almancamın yeterli olmaması, bu yüzden asıl yapmam gereken işi yapmamam. Evet, asıl işim yerine kendime iş çıkarıp, sattıkları üniteden %90 kar yaptırdım ama bana verilen görev tanımının dışına çıktığım için yolları ayırdılar. Bu işin bana tek avantajı, proje yönetimi yolunu açmasıydı. Bunu istiyor muydum? Hayır.
İkinci iş arama süresinde daha rahattım. Maaşım %60sını 1 yıl boyunca işsizlik maaşı olarak alacaktım. Düşünecek vaktim vardı, ne istediğimi düşünüp, eğitim hayatımda yapmadığım şeyi yapacaktım. İstediğimi alana kadar beklemek. Ama öyle olmadı.
Normalde 21 ay çalıştıktan sonra sınırsız oturum alabiliyordum ancak minimum maaş limiti yükseldikten sonra 50€ yu maaş artırımını çok gören şirketim yüzünden bu olmadı. Burada yüksek lisans yaptığım için 24 ay sonra bu hak tekrar doğuyordu ama tam 24 ay sonunda işten çıkarıldım. Bu arada işten çıkarılmak oldukça normal ama büyük şirketlerde o akdar kolay değil. Sadece eneme süresi yani ilk 6 ay içinde işten sebepsiz çıkarılabiliyorsunuz onun dışında bu pek mümkün değil ama küçük firmalarda her zaman mümkün.
1 yıl işsizlik maaşı alınca 1 yıl iş araybileceğimi düşünmüştüm. Daha akıllı başvurular yapıyordum, daha da olumlu geçiyordu süreç ama yine az başvuru yapıyordum. 4 ay geçtikten sonra 6.ayda vizemin uzatılmayacağını öğrendim. Başvuruları artırdım. 2 hafta içinde 4 teklif aldım ve birini kabul ettim. İstediğim gibi elektronik firmasındaydım ama proje yönetimine de destek olacaktım ama asıl işim araştırma geliştirme olacaktı. Öyle olmadı. Bir süre sonra şirketteki tek proje yöneticisi olarak, araştırma geliştirme yolları kapandı. Türkiye’de kaçtığım beyaz yakalılık peşimi bırakmamaya devam ediyordum. Bugün halen daha kaçmaya çalışıyorum. Bu firmada iki sene doldu dolacak.
İleride dışarıdan iş için gelirseniz, nelere dikkat etmeniz üzerine yazacağım ama kısaca şunu söyleyebilirim. Şimdiki aklım olsa, olduğum yerde tecrübe kazanıp, biraz almanca öğrenip buraya öyle gelirdim. Bunun avantajı, birçok sıkıntıyı çekmeyecek olmanız. Özellikle vize ve parayla ilgili sıkıntıları. Dezavantajı ise sosyal ortam. Öğrenciyken olduğu kadar kolay değil yeni ortam kurmak. Sonradan gelen arkadaşların hepsi, ufak Türk bir çevreyle takılıyor. Bu kötü mü? Beklentinize bağlı.
Dışarıdan başvururken, devletin şu sitesini kullanabilirsiniz:
https://eksisozluk111.com/entry/38162967
Burada her türlü bilgi mevcut. Üniversiteler için de şu site:

Leave a comment