Çok önceden yazdığım bir yazının devamı. Birinci bölüm ve ikinci bölümü tıklayarak okuyabilirsiniz. Ya da kendini nasıl tanırsın listesi altında erişebilirsiniz.
https://medium.com/@bahadirhancicek/list/kendini-nasl-tanrsn-9b353d5e4fec

The Dance of the Muses on Helicon (internet)
Dil, Sanat, Müzik ve Dans
Sandığımızın aksine hobiler sadece boş zamanı dolduran aktiviteler değil aynı zamanda düşünce tarzımızı değiştiren, rutinlerimizin dışına çıkabildiğimiz aktivitelerdir.
Her dilin kendine göre farklı bir mantığı ve perspektifi var. Her ne kadar dil, fikirlerimizi ortaya koymamıza yarayan, düşüncelerimizi özgürce ifade etmemizi sağlayan bir araç olsa da; öte yandan bizi belli kalıplarda düşündüren, dilin kendi mantığıyla bizi kısıtlayan bir araç.
Dil, coğrafya ve hayat tarzlarına bağlı olarak değişsen bir şey. Bu nedenle de yeni bir dil öğrenmek bizi bambaşka bir insan yapıyor. Yeni fikirlerin, yeni düşüncelerin önünü açıyor. Böylece geniş bir perpektiften bakmayı, bilgiyi geniş bir bakış açısıyla işleme almayı öğreniyoruz.
Bir noktada, dil de yetersiz kalıyor ve bayrağı sanata devrediyor. Kelimelerin yetmediği yerde; resim, heykel ve diğer sanat alanları duygularımızı ve düşüncelerimizi dışa vurmamızı sağlıyor. Küçük bir çizim belki de, yüzlerce sayfadan fazlasını anlatıyor.
Kimisi bu konuda yeteneksiz olduğunu düşünebilir. İyi haber ise ne çizdiğinizin ya da ne yaptığınızın önemsiz olması. Önemli olan şey ise beyninizin hiç kullanmadığınız bir kısmını kullanmak ve her gün yapılan aktivitelerin dışına çıkmak. Bu nedenle yapamayacağınızı düşündüğünüz şeyleri yapın.
Müzik öğrenin. Müzik de, tıpkı dil ve sanat gibi beynin farklı noktalarını geliştiriyor. Koordinasyon yeteneğiniz artıyor, sabrını gelişiyor. Önceki yazı da, sabrın önemini de yazmıştım.
İlk olarak, dinleyeceksiniz. Sonra notaları yavaş yavaş öğrenecek ve öğrenme sürecinin keyfini süreceksiniz. Böylece değişimi de farkedeceksiniz. Sosyal medyanın aksine yavaş akan bu süreç size birçok şey öğretecek. Öğrenmenin kolay olmadığını ama oldukça acısız olduğunu farkedeceksiniz. Dilde olduğu gibi, müzikte de duygularınızı dışavurma fırsatı bulacaksınız. Müzik dinlerken de, daha çok içine girecek ve müziğe olan hislerinizi değiştireceksiniz.

Photo by Kyle Head on Unsplash
Dans zamanı…
Bedeninizi müzikle koordine eden ve rutinlerimizin dışına çıkaran bir şey de dans. Dans hareketlerini öğrenmek, kurallara bağlı kalmak, spontane eğlencenizi ve rasgele hareketlerinizi engellemeyecek. Tersine daha çok eğlenmenizi ve ritmi yakalamanızı sağlayacak.
Ayrıca, dansın diğer bir faydası da, kültürü daha iyi anlamak, bedeni daha iyi koordine etmek, beyninizin hareketlerinizin kontrolünü daha iyi sağlamasına yardımcı olmak. Buna hayatınızı kontrol altına almak ya da kontrol altında tutmak da dahil. Bu nedenle, sevseniz de sevmesiniz de kesinlikle denemeniz gereken bir şey dans. Sonunda, her şeyi isteyince öğrenebileceğinizi; istek, tutarlılık, adanmışlık ve düzenli egzersiz ile her şeyin mümkün olabileceğini de daha iyi görebileceksiniz.
Kısacası, kültür ve sanat hem ruhunuzu hem de duygularınızı besler. Asıl amacımız hayatın farklı alanlarına ait şeyleri öğrenmek ve öğrenimlerimizi hayatın bambaşka alanlarına aktarabilmek.
Meraklı olun ve bol bol okuyun!
Bol derken gerçekten bol. Olabildiğince çok.
Eski yunan filozoflar, dini önderler, dinler, bilgeler ve modern düşünürler… Hepsi de, aynı şeyi söylüyor. Oku ve öğren!
Bu serinin en sonunda bunu yazsam da, aslında tüm anlatılan önerilerin içinde belki de en önemlisi okumak. Bugünün dünyasında, çok fazla bilgiye ve girdiye maruz kalıyoruz. Politik sebepler, kişisel nedenler, günlük tecrübeler yüzünden de, kolayca ‘cahil’ diyebiliyoruz insanlara.
Bunun en büyük nedeni okumamak, öğrenmemek ve anlamamak. Her şey hakkında konuşmak gibi bir eğişimimiz var ve satabileceğimiz en ufak bilgi bize diğer insanları yargılayabilecek özgüveni veriyor. Unutmayın ki:
Her zaman bir şeyler için cahiliz. Dünyanın tüm kitaplarını okusak bile, en iyi ihtimalde, evrenle ilgili cahilliğimizi koruyoruz.

Photo Jaredd Craig on Unsplash
Bu nedenle, aktif ve sürekli öğrenmek şart. İnsanları dinlemek, empati kurmak, onlar üzerinde düşünmek önemli.
Okumanın anlamı harfleri, kelimeleri ve fikirleri anlamak değil sadece. Çok daha fazlası. Anladığın üzerinde düşünmek, bilgiyi hazmetmek, işlemek ve diğer bilgilerle bağlayabilmek.
Gerçek fikirlere sahip olmanın, yeni fikirler üretmenin ve kendi bilgini değerlendirmenin en iyi yolu okumak.
Günümüzde, bilgiye ulaşmak bu kadar kolayken, öğrenmemek ve cahil kalmak büyük bir aptallık olacaktır. Çünkü bilgiyi her yerden alıyoruz. Araştırarak, gördüğümüz duyduğumuz şeylerle ilgili doğru bilgilere ulaşmak oldukça kolay. Kendi kendinize bunu yapmazsanız ise, çevreniz tarafından manipule edilmeniz, hayatınızın iplerini elinizden kaçırmanız kaçınılmaz. En kötüsü ise, böyle bir durumda ‘cahil’ diye nitelendirdiğiniz insanlarla aynı şekilde takılı kaldığınızın, bilmediğinizin aynı yerde dönüp durduğunuzun farkında olmayacak olmanız.
Kısaca söylemek gerekirse, özgürlük sorularla geliyor. Kendinize ‘neden’ diye sorun. Her şeye eleştirel yaklaşın ve ‘neden böyle hissediyorum?’, ‘neden böyle düşünüyorum’ ‘bu bilgi doğru mu?Neden?’ ve ‘neden bu bilgiye ihtiyacım var’ sorularını sorun.
Felsefe hayatınızın bir parçası olsun.
Felsefe derken felsefe tarihinden değil gerçekten sorular sorarak, içinizdeki filozofu çıkarmanızdan bahsediyorum. Sadece felsefeyi günlük hayatınıza nasıl uygulayabilirsiniz üzerine düşünün!

Photo by Shahram Anhari on Unsplash
Aynı şeyleri tekrar tekrar denemeyin
Elbette yeni bir yetenek, bilgi kazanmak bolca tekrar istiyor. Bu odaklanmanızı artırıyor. Rutin hayat ise bunun tam tersi. Sizi tembelleştiriyor, zamanın hızlı akmasına neden oluyor, depresyonu tetikliyor ve sizi mutsuzlaştırıyor. Rutinler beyninizi ve yeteneklerinizi yok ediyor.
Daha önceleri birçok kez belirttiğim gibi, çocukken her şey bizim için yeni ve zordu. Çevremizde olan biteni anlamaya çalışmak, vaktimizin çoğunu alıyordu ve bu aktif beyin yüzünden de, bir günün içine çok şey sığdırıyor ve zamanı çok daha yavaş hissediyorduk. Yavaş ama verimli zaman. Kısa zamana sığdırılan daha çok şey.
“Delilik, Aynı Şeyi Tekrar Tekrar Yapıp Farklı Sonuçlar Beklemektir”
Delilik ve aptallık. Rutinlerin de bu kategoriye dahil edebilir miyiz? Çünkü anı şeyleri yapıyoruz. O kadar çok tekrar etmişiz ki, düşünmüyoruz bile yaparken. Hem düşünmeyi bırakıyor, tüm günümüz aynı şekilde geçiyor hem de mutluluk bekleyoruz. Bu bana biraz aptallık gibi geldi. Bunun üzerinde bir düşünün!
Yeni şeyler deneyin. Yazdığım gibi yeni şeyler, yeni yetenekler, yeni hobiler. Yılda bir kere bile olsa, yeni yerlere gidin, farklı bir şeyler deneyin, asla yapmam dediğiniz şeyleri deneyimleyin.
Güç bende artık!
Asla unutulmaması gereken bir şey de, hayatınızın kontrolünü elinize almak istiyorsanız bunu istediğiniz zamanda yapabilirsiniz. İStediğiniz her şeyi yapmak sizin elinizde. Kendinizi tamamen baştan bile yaratabilirsiniz. Tek gerekli olan şey, istek.
son olarak:
MAY THE FORCE BE WITH YOU!

Photo by Siddhant Kumar on Unsplash

Leave a comment