Psikolojik Manipulasyon-1: Tanım

Kendini Nasıl Tanırsın serisinde, günlük hayatta savrulup giden bireylerden nasıl ne yaptığını bilen bireylere dönüşürüz üzerine yazdım.

Günlük meşguliyetlerin içinde kendimizden nasıl uzaklaştığımızı ve bunun hayat kalitemizi nasıl düşürdüğü üzerinde durduk. En son olarak da, kendimize sorduğumuz sorularla bu döngüden nasıl çıkarız bulmaya çalıştık.

Psikolojik Manipulasyon Serisinde ise bize bağlı olmayan ama bizi içine çeken durumlardan bahsedeceğiz. İş arkadaşlarımız, siyasiler, yöneticiler, eşlerimiz, medya, çocuklar, ebeveynler bilerek ya da bilmeyerek bizi nasıl manipule ediyor ve sürüklenmemize yol açıyor üzerinde duracağız. Kiminiz de, burada bahsi geçen taktikleri kullanarak belki de çevresindekileri manipule etmeye çalışacak. Tıpkı dövüş sanatarı gibi, tüm bunları anlatma sebebimiz yeni zorbalar yaratmak değil, dışarıdan gelen tehditler konusunda bilgi sahibi olmak ve kendimizi nasıl koruyabileceğimizi öğrenmek. Daha da önemlisi nasıl ÖZGÜR BİREY olabiliriz üzerinde düşüneceğiz.

Öyleyse meyvenizi, meyve sularınızı ve bilimum sağlıklı yiyeceği hazırlayın, Manipulasyona giriş başlıyor.

Her şeyde olduğu gibi önce anlaman ve tanımdan başlamakta fayda var. Ne olduğunu bilmeden, neler olabileceğini anlamak mümkün değil.

Psikolojik manipulasyon, gizli bir psikolojik olgudur. Öyle sırlarla dolu, teori uydurulacak bir şey değil ama çaktırmadan kişinin iradesi dışında bir şeyler yapmasını sağlamayı amaçlar. İrade dışında diyoruz ama iyi bir manipulasyon, kişiyi o eylemi iteyerek yaptığına inandırır. (bkz: Dudak Dolguları)

Neden doğrudan sormuyoruz diyebilirsiniz. Kendini Nasıl Tnaırsın serisinde, bunun kolay olmadığını anlamışsınızdır. Günlük hayatta, bir iyilik istediğinizde ‘hayır’ cevabını defalarca almışsınızdır. O hayır cevabı da, doprudan değil aslında. Daha çok ‘şu an meşgulüm’, ‘işim çıktı’, başım ağrıyor’, ‘yorgunum’ … Bu gibi cevaplar sıklaştıkça da, ön yargılarımız, çekincelerimiz ve korkularımız artıyor. En basit bir soruyu bile soramaz hale gelebiliyoruz. Özellikle daha içine kapanık bir kişiyseniz; o kadar içsel tartışma, kavga ve savaştan sonra aldığınız negatif bir cevap, İngiltere’nin Çanakkale’de aldığı yenilgeden daha büyük bir hüsran yaratabiliyor.

Ayrıca her bir soru, yeni bir sorumluluk anlamına geliyor. Her bir cevap da. Soru sorduğumuzda, kendi arzumuzu kabul ederiz, aynı zamanda muhtaç olduğumuzu. Birine içimizi açarken, bir şey isterken; bunun karşılığında bir şeyler isteneceği de neredeyse kesin. Er ya da geç.

Kimse zorunluluktan bir başkasının işini yapma duygusunu sevmez. Bu yüzden; bazı durumlarda etik ve masum olmasa da, küstahca olsa da manipulasyona başvururuz. Reddedilmekten korkan herkes, bu yöntemlere öyle ya da böyle başvurmuştur. O yüzden hemen, imar affından yararlanan ama deprem olunca imar affının kötülüğünü vurgulayanlar gibi triplere girmeyin. Hepimizin bu işte parmağı var!

Örneğin, çok önemli bir isteğinizin kabul olmadığını düşünün. Ölüm kalım meselesi bir durum olduğunu hayal edin. Ne yaparsınız? Ağlar mısınız? Gücenir misiniz? Bu durumu içerler misiniz? Ben size gösteririm mi dersiniz? Bir daha iyilik isteyeni sevsinler mi dersiniz? Ultimatom verir ya da tehditler mi savurursunuz?

Eminim, yukarıda yazılanları okuduğunuzda gazetelerden, çevrenizden farklı örnekler aklınıza gelmiştir. En basiti, küçük bir çocuk ağlayınca isteklerine ulaştığını farkedince ne yapar? Ağlar, istediğini alıp, ailesini pes ettirene kadar huysuzluk yapar.

Hepimiz manipulasyonun ne olduğunu biliyoruz ve gün içinde buna şahit oluyoruz. Fakat herkes farklı metotlar kullanıyor. Bu da tamamen etik anlayışınıza, ahlak anlayışınıza, yeteneklerinize, amacınıza ve potansiyelinize bağlı. Kimisi bu yolla başkan olurken, kimisi de koyun olabiliyor.

Bunun bir bıçak gibi düşünün. Kimisi ekmek keser, kimisi birbirini öldürür, kimisi ameliyat için kullanır, kimisi de duvara asar, kimisi de yemek yapar. Kısacası, psikolojik manipulasyon, istenilen şeyi yapmak, bir etki yaratmak için kullanılan bir araç. Kimine göre etik olmayan ahlak dışı bir araç.

Bunu kim söylüyor?

Manipulasyondan hiç haberi olmayan birisi mi? Sizce böyle insanlar var mı? Yok.

Yukarıda da, belirttiğim gibi bilerek ya da bilmeyerek çocuğu, bebeği, yaşlısı, satıcısı, alıcısı herkes manipulasyonu bir şekilde kullanır. Manipulasyon başarılı ise, etik olmamakla suçlanır. Aslında suçlamak da, manipulasyonun ta kendisidir.

Tanıma geri dönersek, manipulatif etkilemeye birkaç örnek daha verelim.

Kız arkadaşınızı bahçeli bir kafeye götürdüğünüzü düşünün. Hemen yanınıza bir çiçekçi yaklaşıyor ve kız arkadaşınız için gün almanızı öneriyor. Bu sizce manipulasyon mudur yoksa öylesine satış denemesi mi?

Kesinlikle manipulasyon. Çünkü çiçekçi, reddederseniz, kız arkadaşınızın yanında rahatsız hissedeceğinizi biliyor. Onun yanında garip, cimri ya da umursamaz davranmayacağınızı biliyor.

Medyumlar, sihirbazlar, ilüzyonistler, falcılar, şifacılar da diğer bir örnek.

Bu kişiler, insanın doğasındaki korkuları temel alırlar. Örneğin, şifacı hastalığınızın kötü durumda olduğunu ve ancak kendisinin iyileştirebileceğini söyler. Dualar okur, bitkiler kullanır, gerekirse ilişkiye girer ve sizi iyileştiğinize inandırır.Korku insanın en güçlü duygularından biridir. Aynı zamanda en zayıf noktası.

Kadın-erkek ilişkileri de güzel bir örnek.

‘Beni seviyor musun?

evet

öyleyse neden bana hediye almıyorsun?

Evlerden ırak kadın tipi, erkeklerin zayıf duygularıyla oynamayı sever. Onları güvensiz hissettirmeyi sever. Benzer şekilde karakteri gelişmemiş erkekler de, kadınları kötü hissettirerek manipule eder. Her zaman daha iyi olduklarını, güçlü olduklarını ortaya koyarak; kadının tek başına yapamayacağını, o olmadan bir hiç olduğu hissi verir. Ne yazık ki, kadının özgürleşemediği toplumlarda bu ve benzeri örnekler daha fazla.

Patron ve çalışandan da örnek verilebilir:

‘Proje neden gecikti? İlla kötü adam mı olmalıyım? Artık yeterliliğini sorgulamaya başladım. Proje zamanında bitmezse, sonuçlarına da katlanırsın!’

İlk cümlede patron, çalışanın profesyonellik duygusuna oynuyor. İkincisinde ise üstü kapalı tehdit ediyor. Boynuna kadar borca batmış, iki çocuklu, daha yeni ev almış kredi ödeyen, eşiyle de ilişkisi iş yoğunluğu yüzünden sıkıntılı olan çalışan ise ‘Baştan sorgulasaydın yaprak. Sonuçmuş… En kötü kovacaksın. O gün benim için bayram olur bayram! Hadi bir kovsana, hadi kov beni de bir görelim!’ diyemiyor. Onun yerine paşa paşa iş ritmini artırıyor. Stresi ve öfkesini de, aile içinde çıkarıyor.

Daha birçok örnek verilebilir fakat yukarıdaki örnekler türkçe dublajlı yabancı film ayarında olsa da, günlük hayatta nerelerde kullanıldığı, manipulasyonun ne olduğu, nasıl maruz kaldığımız hakkında biraz bilgi vermiştir diye düşünüyorum. Gün içinde daha onlarca manipulasyon tekniğini kullanıyor ya da maruz kalıyoruz.

Kişisel hayatta, aile hayatında, iş dünyasında, basında… Mesela gazete okuyan biriyseniz, muhtemelen dünyanın sonunun geldiğini, her şeyin sarpasardığını zannediyorsunuz. 100 yıl önce de öye zannediyorlardı, 50 yıl önce de ama hayat bir şekilde devam ediyor. Birçok olumlu gelişme de yaşanıyor.

Dini inançlar da, benzer bir etkiye sahip. Korku temelli. Manipulasyon anlamında sınır tanımıyor. Bu da, politik olarak fazlasıyla kullanılıyor. Hep böyleydi ve böyle olacak.

O nedenle manipulasyonun farkına varmak, manipulasyonu öğrenmek son derece önemli. Manipule etmek kesinlikle onursuz, utanılacak, etik dışı bir olgu değil. ( eğer ilişkilerinizi yok etmek, kalp kırmak, insanları kötüye kullanmak, çocuklarınıza baskı yapmak için kullanmıyorsanız… Atom bombası için de böyle demişlerdi)

Özellikle konu aile olduğunda, bireysel ilişkiler olduğunda etraflıca konuşmak, düşünmek, şeffaf olmak, dinlemek , anlamak, empati kurmak, birlikte çözüm üretmek en etkili ve önemli yöntem. O noktada manipulasyonun hiçbir yeri yok.

,

Comments

Leave a comment