Kendini Nasıl Tanırsın: Final

Serinin son yazısını da, bugün paylaşarak seriyi sonlandırıyorum.

Bu seriye ilk başlama sebebim hem bu soruları kendime sorup, sorulardan ne anladığımı, sorulara nasıl yaklaşmam gerektiğini düşünmek, hem de bir şeyler yazmış olmak için yazmaktı. Devam etme ve seriye dönüştürme konusunda kararsızdım. İlgi göreceğini hiç düşünmemiştim ama ilk paylaşımım fazlasıyla ilgi gördü ve devam etmeye karar verdim.

Bu macera sırasında kendimle ilgili birçok şeyi keşfettim, en bunaldığım anlarda çıkış yolları bulabildim. Aynı şekilde ara ara instagramdan gelen mesajlarla da, okuyucalara da faydalı olduğunu gördüm. Seriyi tamamlama konusunda motivasyon kaynağım da, bu oldu.

Neyi başaramadım?

Başaramadığım şey, yazı tekniği oturtamamak ve kaliteli içerik üretememek oldu. Bunun üzerinde çok da düşünmediğim için, o kadar kötü hissetmiyorum bu durumdan dolayı. Zaten yazıları editlemediğim için, birçok yazı hatası da vardı. Umarım okurken gözleriniz kanamamıştır.

Ne başardım?

Hiç sevmediğim bir konu olan kişisel gelişim hakkında uzunca yazmak benim için büyük başarı. Her ne kadar psikolojiyi sevsem de, kişisel gelişim bana hep sıradan ve basit geldi. Fakat şunu farkettim ki, bu basitliğin içinde bile birçok karmaşıklık yatıyor. Birbirinin aynısı gibi görünen kişisel gelişim yazıları, hiçbir şey yapmasa bile bir şeyleri tetikleyerek motive edebiliyor. İnsan bazen sadece duymak istediği şeyleri duyduğunda bile bambaşka birine dönüşebiliyor.


Serinin son sorularına gelirsek:

Bu kendini tanıma yolculuğu sizin için ne ifade ediyor? Ruhsal/İçsel(spritual) dünyanızı güçlendiren faydaları oldu mu, olacak mı?

Kendinizle ilgili gerçekten önemli ipuçları yakaladınız mı? Mutluluğa olan inancınız, hayattaki amacınız hakkında daha net çıktılara ulaştınız mı? Aradığınız motivasyon ile kendinizi gerçekleme yolunda bir hız kazandınız mı?

Hangi adımları takip etmeyi düşünüyorsunuz? Önünüzdeki en büyük engeller neler? Nelerden feragat etmek istiyorsunuz, feragat etmeye hazır mısınız?

Mutluluğun bedelini ödemeye hazır mısınız? Zaman zaman kötü hissedeceğinizi, strese gireceğinizi, bazı şeyleri kaçıracağınızı bile bile kendinizi gerçeklemek için çalışacak mısınız?

Olmak istediğiniz yerde olmanızı ne engelliyor? Neden bugün başlamıyorsunuz?

Sağlıklı mücadeleyi, macerayı, isteklerinize ulaştıracak adımları takip etmeniz için sizi ne motive edebilir?

Son bir yıl içinde nelerden dolayı gurur duyuyorsunuz? Neler sizi motive ediyor? Nelere şükrediyorsunuz? Tüm bunlar daha sonraki başaracaklarınız için ne ifade ediyor?


Spiritual kelimesini içse dünya olarak çevirmemin en büyük nedeni, konunun dine, karmaya ve farklı inanç sistemlerine kayma ihtimali. Ben o noktada değilim ama insanın farklı motivasyonlar aradığının ve bu motivasyonları anlamdırmaya çalıştığının farkındayım. Doğal olarak içsel dünyayı güçlendirme kimisine göre inanç ve tasavvufi konularla kendi huzurunu sağlamak olabilecekken, kimisine göre daha rasyonel ve kendine olan inancı, özgüveni artıran bir etmen olarak yansıyabilir. Bu size kalmış ama sorunun özü tüm bu sorgulamaların sonucunda bir değişim yaşama isteğinin oluşması, olduğunuzdan daha iyi bir versiyona evrilme ihtiyacı ve isteği, daha fazla yaşam motivasyonu buup bulmamanız.

Tüm bu serinin amacı, hayatınızdaki çıkmazları çözüp, tamamen mutlu bir hayat sürmeniz değil. Zaten böyle bir şey hiçbir zaman mümkün olmayacak ama dibe düşmemeyi öğrenmek, zor anlarda kendi motivasyonumuzu sağlamak, düşüncelerde boğulmak yerine kendi hayatımızın iplerini elimize alarak kendi kaderimizi çizmek. Bu yolda, daha net, daha akılcı, daha doğru adımlar atabilmek ve aksiyona geçebilmek. Elbette bu zaman alacaktır ama sorular üzerinde tekrar tekrar düşünün. Neler değişti, neler işinize yaradı, neler saçmalıktı. Paylaşmak isterseniz de, instagramdan yazmaya çekinmeyin. @bahadrhancicek

Aklınızda atacağınız adımlar var mı? Yeni bir başlangıca hazır mısınız? Yeni çizeceğiniz yoldaki engellere, mücadeleye hazır mısınız? Rahatınızdan vazgeçmeye hazır mısınız?

Elbette tüm bu süreç kolay değil. Yoğun çaba istiyor. İsteklerinizden vazgeçmek istiyor. Örneğin, sürekli dışarı çıkarak, çevrenizdekileri mutlu etmeye çalışarak, risk almayarak, zamanınızı sosyal medyada, netflixte geçirerek; kendinizi gerçeklemeniz mümkün değil. Bunar gibi birçok şeyden kendinizi bir süre izole etmeniz gerebilir, sevmediğiniz bir işe devam etmeniz ya da maddi imkansızlıklara rağmen risk alarak topyekün bir değişim de gerebilir. Atacağınız adıma bağlı olarak alacağınız karar da sizin elinizde. Buradaki tek soru, tüm bunlara hazır mısınız? Bu seri sayesinde biraz daha öngörü de bulunabiliyor, kendinizi konfor alanından çıkaracak gücü buluyor musunuz? Mutluluğun bedelini ve fırsat maliyetini anlayabiliyor musunuz?

Olmak istediğiniz yeri düşünün. Nasıl ulaşacağınızı ve neden ulaşamadığınızı. Dolayısıyla her zaman söylediğimiz gibi aksiyon için özel bir güne gerek yok. Planınızı yapın, hemen başlayın ve plana sadık kalın. Her gün daha çok pişman olmak yerine, geçen günlerin pişmanlığını yaşamak yerine, pişman olmayacağınız günleri artırın, sonra zaten tüm bu çabanızın meyvelerini toplayacak ve kendinize güleceksiniz.

Tüm seri boyunca çok tekrarladığımız şeylerden birisi de, sizi mutlu eden, motive eden olumlu şeylere odaklanın. Bu olumsuzlukları görmezden gelin, her şey güzel olacakmış gibi düşünün, bardağın sadece dolu tarafını görün anlamına gelmiyor. Bu durumda zaten motivasyonunuz çok daha hızlı kırılacaktır. O yüzden durumunuzu belirleyin. Olumsuzlukları kabullenin, nasıl iyileştirebilirim diye düşünün. Olumlu ve motive edici şeylere ise sarılın. Nasıl korurum, nasıl sürdürürüm, nasıl daha fazla olumlu şey yaratırım diye düşünün. Askerde, sevgilisinin fotoğrafına bakan ve hayaller bir asker gibi. Olabilecek en kötü şeyin aldatılmak, ayrılmak olacağının farkında ama yine umut onu hayatta tutan şey. İhtimaller, kötü ya da iyi olasılıkları düşünmek yerine elinde olanı en iyi şekilde yaşıyor. Baktıkça umut doluyor, gülüyor, gülümsüyor, özlüyor ve hayatta kalmak için motivasyon buluyor.


Son söz:

Modern teknoloji ve modern yaşam tarzları birçok avantajın yanında birçok dezavantaj da getirdi. İnsan hem fiziksel olarak hem de zihinsel olarak değişti. Hayat beklentimiz, sağlık sistemine erişimimiz, bilgi paylaşımımız arttı; yemek, eğitim, ev gibi temel ihtiyaçlarımız için mücadele etmemiz gerekmiyor artık. İnsan hakları, cinsiyet, sivil haklar konusunda da birçok gelişme gösterdi. Tüm bunlar bizi ilgilendiriyor mu? Evet. Çünkü farkettiyseniz, temel ihtiyaçlar arttıkça sosyal zorluklar da arttı. Sosyal konulara olan ilgi de.

Psikolojik olarak ise stres ve zihinsel sağlığımız tehdit altına girdi. Hayat daha hızlı aktıkça anksiyete ve depresyon da beraberinde geldi. Sosyal ve ekonomik zorluklar başka şekilde baş gösterdi. Eşitsizlik, mobbing, yalnızlık, hayatı kaçırma hissi, zengin- fakir arasında uçurum gibi… Bilgi teknolojileri hem dünyayı birbirine bağladı hem de sosyal izolasyonun artmasına neden oldu. Endüstriyelleşme, birçok şeyi kolaylaştırdı ama çevresel birçok sorunu da beraberinde getirdi.

Okuyup adam olacağız derken, okuyup daha iyi bir dişli olduk sistemde. Özgürlüğümüzü şirketlere, işverenlere kiralamak normalleşti. Aşırı bilgi akışı ile kendimizi kıyaslayabileceğimiz milyon hatta milyarlar oldu. Yalan yanlış bilgiler, alakalı alakasız gündemler bir çöp gibi beynimizi meşgul etmeye başladı. Bu meşguliyet bizi özümüzden uzaklaştırdı. Sokağa çıkın ve dinleyin. Kaç kişi başkalarının hayatı üzerine konuşuyor?

Biraz da nostalji duygusu, basın, filmler derken; hep gelecekte ya da geçmişte takılıp kalıyoruz. Böyle bir dünyada çıkmaza girmek, günlük telaşların arasında kaybolmak, zaman zaman umutsuzlaşmak, her şeyin kötü olduğunu düşünmek, takılıp kalmak, strese girmek, hayattan memnın olmamak oldukça normal. Tam da bu yüzden, kendimize ve doğaya daha çok yaklaşmamız lazım. Modern insanın gelişmelerini de lehimize çevirmenin tek yolu bu.

Kendimiz üzerinde düşündükçe; iş-yaşam dengesini de, finansal dengemizi de, akıl sağlığımızı da, sosyal ilişkilerimizi de daha iyi koruyabiliriz. Daha iyi yiyerek, daha iyi yaşayarak fiziksel ve ruhsal olarak daha iyi olabiliriz. Çevreye duyarlı olarak, kafamızı çöp bilgilerle doldurmayarak, elimizde olmayan şeylerle kafa yormayarak, daha çok eylemde bulunarak ve gerektiğinde profesyonel yardım alarak, paylaşarak çok daha mutlu, çok daha dengeli ve başarılı bir hayat sürebiliriz.

Kendimizi gerçekleştirmemiz: kişisel gelişimimize, mutluluğumuza, sorun çözmemize, anlaşmazlıkları gidermemize, hayatımızda bir amaç edinmemize, kendimizi ve çevremizi olduğu gibi kabul etmemize, daha iyi kararlar vermemize ve daha az stres yaşamamıza, ilişkilerimizin düzelmesine, hayatımızın iplerini kendi elimize almamıza yardımcı olacaktır.

Son olarak da, mutluluğun bir amaç ve obje olmadığını unutmayın. Öyle olsaydı, dünyada mutlu insan olmazdı. Mutluluk kompleks bir süreç. kimisi dünyalara sahip olsa da mutlu olamazken, kimisi yiyecek yemeği olmasa bile mutlu olabilir. Bugüne kadar konuştuğumuz her şeyin standardı size bağlı. O nedenle de, yapılamsı gereken en önemli ve ilk şey belki de kendini başkalarıyla kıyaslamamak.

Seri artık bitti. Umarım yardımcı olmuştur. Sorularınız ve yorumlarınız varsa çekinmeden yazabilirsiniz. Yeni seriyi, psikolojik manipulasyon üzerine düşünüyorum. Bunun dışında da, farklı konularda yazmaya devam edeceğim.:)

,

Comments

Leave a comment