Kendini Nasıl Tanırsın: Günlük Hayat ve Macera Arayışı

Başlık kendini ele veriyor. Sorumuz, sürekli bir heyecan ve değişiklik arayışı günlük hayatınızı nasıl etkiliyor? İlişkiniz, tercihleriniz, kariyeriniz bundan etkileniyor mu?

Yeni bir gezi rotası ve ihtimali aklınıza geldiğinde aklınıza ilk gelen sorular neler oluyor? Bu sorular size, sizin hakkınızda nasıl bilgiler veriyor?


Üniversitedeyken, iki gezgini öğrenci kulübümüzün etkinliğine davet etmiştik. Özcan Bostancı ve İsmail Özger’di isimleri. İki sıradan mühendisken, işlerinden ayrılıp tura çıkmışlardı. Çok güzel hikayeler anlattılar. Benim sorum ise şu oldu, dönüp nasıl tekrar ofiste çalışacaksınız? Şu an tam hatırlamasam da, (aradan 10 yıldan fazla geçti), birisi tekrar ofise dönebileceğini söylerken diğeri çok daha farklı bir noktadaydı.

Onların yerime kendimi koyduğumda bana imkansız geliyordu. O kadar gezip dolaştıktan sonra, dönüp bir ofiste kapalı kalmak, hatta bir şehirde. Nitekim, içimdeki farklı şeyer keşfetme isteği; tercihlerimi de etkiledi. Kendimi Almanya’da okurken buldum. Zorunlu olarak yer değişikliği isteği azalsa da, içimde yanan keşfetme arzusu durmuyor. Son 10 yılda elimden geldiğince gezdim, dolaştım, yeni insanlar tanıdım, farklı şeyler denedim. En mutlu olduğum anların ise bunlar olduğunu farkettim. Bu durum benimle ilgili ne anlatıyor?

Kız arkadaşıma göre, güvenilmez ve her an gidebilecek birisi olduğumu. Bana göre ise sürekli öğrenmeye aç, yenilikleri seven biri olduğumu. Bakınca her ikisi de doğru.

Öylece çekip gitmeyecek kadar gerçekçi birisi olduğumu düşünüyorum. Bazen çekip gitme isteğimi, öylece törpülüyorum ya da başka bir yere çekiyorum. Mesela yeni şeyler öğrenmek, bulunduğum şehri ve çevresini keşfetmek gibi. Ya da gezginleri evimde ağırlamak, hem onlara yardımcı olmak hem de başka kültürle gezmeden de tanışma fırsatı bulmak gibi. Fakat yine de, arzularım kararlarımı etkilemeye devam ediyor. Çünkü şimdiye kadar kararlarımı hep kendim verdim ve buna alıştım. İlişki içerisinde bunu yapınca, ilişki yürümüyor. Tıpkı gezilen görülen yerler gibi geçip gidiyor. Beraber verilen kararlar ise, aynı karakter yapısına ve arzulara sahip olmayınca ister istemez kendimize koyduğumuz limitler ya da vazgeçtiğimiz arzulara dönüşüyor.

Benzer bir şey iş için de geçerli. Hareketli bi iş olmadıkça, en ufak sıkıntıda ofis duvarları limitleriniz oluyor. Uzunca bir tatil düşüncesi aklınızı kemirip duruyor. Bu konuda Almanya’da olmamın avantajı var tabii ki. Ois arkadaşlarımın bir kısmı gezmeyi ve keşfetmeyi seven tipler. Bir kısmı ise olduğu yerde kendini sürekli yenileyen, yeni hobiler edinen tipler. Aynı zamanda Almanya’daki tatil süreleri, çalışma saatleri görece iyi sayılır. Sık sayılabilecek seyahatlere izin veriyor. Seyahatin bir ihtiyaç olduğunu kabullenmiş de bir ülke. Pandemi sonrası ise evde çalışma, uzaktan çalışma gibi seçeneklerin ortaya çıkması biraz olsun, insanı rahatlatıyor.

Yeni bir gezi rotası fikri gelince ne yapıyorum kendime ne soruyorum?

Hiçbir şey yapmıyorum çünkü iş, para, zaman, ilişkiler, diğer sorumluluklar etrafıma duvarlar örüyor ama bu duvarlardan önce büyük bir heyecan sarıyor. Ne yapabilirim, nereye yakın, ne zaman gidebilirim gibi sorulardan sonra diğer gerçeklikler yavaş yavaş yüzüme yüzüme vuruyor. Bu sefer de diğer bir soru. Bu keşfetme, gezme, yeni maceralara atılma fikri; bunun için yapacaklarım, günlük hayatımdan vereceğim ödünlere gerçekten değiyor mu? Bu sorunun cevabı oldukça kişisel. Kimine göre evet, kimine göre hayır.

Başka bir soru da, gerçekten içimde sürekli bir hareket etme, keşfetme isteği geçiyor mu yoksa maruz kaldığım içeriklerin sonucu olarak mı böyle düşünüyorum? Bence sorulması gereken en önemli soru bu. Öncelikleriniz, gerçekliğiniz, sorumluluklarınızla beraber bu soruyu düşündüğünüzde; gerçekten içinizden gelen sesin ne olduğu konusunda da, fikir sahibi olacaksınız.

Cevap ne olursa olsun: ‘Keşfetmek güzeldir’

,

Comments

Leave a comment