Kendini tanıma serüvenine başlarken, bunun geniş çaplı bir farkındalık olduğunu söylemiştim. Aİle, ilişkiler, iş, para, fiziksel aktivite gibi gezme konusunda da farkında olmak, hem gezi kalitenizi artırabilir hem de ufkunuzu açmanıza ya da zihinsel olarak rahatlamanıza destek olabilir. Öyleyse gezi ile alakalı günün sorularına geçelim:
En çok gitmek istediğiniz yer neresi?
Son 5 yıl içinde ne kadar yere gittiniz? Nerelerdi?
Bu yerler içinden bir yeri seçtiğinizde; sizin için en etkileyici, unutamadığınız 3 aktivite nelerdi ve neden bu aktiviteler hafızanıza bu kadar kazındı.
Gezdiğiniz bu yerlerden hangilerine tekrar gitmek istersiniz? Neden?
Yeni bir yere gittiğinizde nasıl bir hisle gidiyorsunuz? Maceracı bir ruhla mı, keşfetme isteğiyle mi?
Gittiğinizde hissiniz nasıl oluyor? Jet-lag yaşıyor musunuz, evi özlüyor musunuz?
20 yaşlarda gezerken bu tip sorular üzerinde pek düşünmüyordum. Gidebildiğim kadar fazla yere gitmek, olabildğince fazla keşfetmekti amacım. Genelde ilk gittiğim yerde turistik yerleri gezer, zaman olursa gece hayatını tecrübe eder, yine vakit olursa müzelerine, daha çok vakit olrusa da, doğasının tadını çıkarıp dönerdim.
Aradan geçen 26 ülke ve 120’nin üzerinde şehir, onlarca kasaba ve köyden sonra; sorulara baktığımda bunu önceden neden düşünmemişim dediğim oluyor. Çünkü soruların vevabı ne tür bir gezi sevdiğiniz konusunda size önemli ipuçları veriyor. Ne, neresi ve neden?
30 yaşlara başladığımda ise, artık görebildiğim kadar fazla yer yerine, gittiğim yeri olabildiğince yaşama isteği duymaya başladım. Yollarda geçen vakti, yaşamaya ayırmak daha mantıklı geldi. Gİttiğim yerde insanları tanımak, yaşam tarzlarını görmek, sadece seyirci kalmamak isteği duyuyorum. Şehirden doğaya giden rutinim zamana bağlı olarak devam ediyor. Gittiğim yerlere daha çok vakit ayırıyorum. Doğal olarak oranın kültürü hakkında da daha çok bilgi ediniyorum.
Müze konusunda da, isteğim ve arzularım değişti. Eskiden gitmeden üzerinde okur, araştırır, ne var ne yokmuş merak ederdim. Şimdi ise minimum beklentiyle gitmeye çalışıyorum. Sokaklarda amaçsızca dolaşırken, kültür ilgimi çekerse müze ver sergilere gidiyorum. Aksi halde sokaklarda dolaşmak, kafede oturmak daha güzel geliyor. Bir diğer şey de, modern sanat. Sanattan pek anlamam ama modern sanat müzeleri, internetten edinilebilen tarihi bilgiler yerine oranın yaratıcı ve aykırı insanlarının neler düşündüğü konusunda iyi fikir veriyor. Yani tarih değil bugünü anlatıyor. Tıpkı, kapitalizme direnen ve dünyanın her yerinde aynı olan kafelere karşı ayakta durma savaşı verirken; dünden bugüne birçok şeyi anlatan yerel kafeler, mağazalar ve dükkanlar gibi.
Gezmenin benin için en önemli iki noktası var. Birincisi, özgürlük hissi. Hayatın kendi sınırlarımız dışında da, devam ettiğini, en ön yargıı olduğumuz yerlerde bile, orada yaşayanların kendine göre aslında bizden çok da farklı olmayan bir hayat sürdüklerini görmek; insanı özgürleştiriyor ve birçok konuda önyargılarını kırıyor.
İkincisi ise, keşfetme hissi. Hem farklılıkları, hem de benzerlikleri keşfetme. Sürekli olarak öğrenme, zengin bir kültür birikimine sahip olma; yemekten, giyime, giyimden yaşam tarzlarına birçok konuda zenginleşiyorsunuz aslında. Nasıl olabilirdi, nasıl olmalı, nasıl olmamalı konusunda ufkunuz oldukça genişliyor. Böylece elinizdekinin kıymetini de daha iyi anlıyorsunuz ve neyi geliştirebilir, değiştirebilirsiniz görebiliyorsunuz.
Bir de unuttuğum bir nokta, insanın o kadar farklılığa rağmen aslında aynı olduğunu görüyorsunuz. İşte o an, aslında öğrenilmiş kimlikleriniz, önyargılarınız son buluyor.
Ben genel olarak ev özlemi çeken biri değilim. Sevdiğim birkaç kişi ve muhabbet dışında, keşke geldiğim yere geri dönsem diye bir istek duymuyorum. Yemekleri de özlemiyorum. Benim tersime, her gittiği yerde kendine ait şeyler arayan, ev özlemi çeken, memleketinden uzakta yaşayamayan ya da zorla yaşayan tonlarca insan var. Yukarıdaki sorular üzerinde düşünmek, bu konuda da size bilgi verecektir. Sadece gezme anlamında değil, başka bir şehirde, başka bir ülkede, tanıdıklarından uzak yaşayıp, yaşayamayacağınız hakkında da, kendinizi tanıma anlamında büyük bir katkı sağlayacaktır.

Leave a comment