Kendini Nasıl Tanırsın: Sırlar Odası

Aslına bakarsanız, kişisel gelişim konusu yazmaktan çok keyif aldığım bir konu değildi. Tam da bu yüzden başlamıştım. Hem yazma alışkanlığını oturtmak hem de kendimle ilgili yazdığım sorular üzerinde düşünmek için. Soruları algıladığım şekilde size aktarmak, üzerinde düşünmek hayatıma yeni bakış açıları kattı diyebilirim. Sizlerden de, bir iki geri dönüş aldım. Az da olsa işinize yaradıysa ne güzel. Aynı şekilde sorular üzerinde tartışmayı da oldukça faydalı buluyorum.

Gel gelelim bugüne. Bugünkü sorularımız daha çok günlük tutmakla ilgili. Bugüne kadar sorulan sorular ile ilgili ya da bağımsız olarak günlük tutuyor musunuz? Ruh halinizi, sırlarınızı tedirgin olmadan kağıda dökebiliyor musunuz? Daha da önemlisi, kendinizden bile sakladığınız sırlarınız var mı?

Size dair birçok bilgiyi ortaya çıkaran günlük için nasıl bir güvenlik önleminiz var? Hiç kimsenin bilmesini istemediğiniz ama yazıya döktüğünüz en önemli sırlar neler? Bastırılmış ya da saklanan sırlarınızı dışa vurmanın, onlardan kurtulmanın bir yolunu bulmaya çaışıyor musunuz, çalışmıyorsanız ne kadar daha bu sırrı tutmayı düşünüyorsunuz?

Bu sırlar, onları görmezden gelmenizin bir sonucu mu yoksa objektif yaklaşamadığınız için mi sır? Geçmişinize dair bir olayı mı temsil ediyor?


Günlük tutmak elbette her zaman adı gibi her gün günlük tutmak anlamına gelmiyor. Ya da günlük kavramıyla ilk tanışıldığındaki gibi ‘sevgili günlük’ nostaljisi de olmak zorunda değil. Ben muhtemelen 8–10 yıldır günlük tutuyorum. Bazı yıllar sadece 5 gün bazı seneler ise yılın %60sında yazmışım. Benim için bu kafa rahatlatan, zihni kurcalayan birçok şeyden kurtulma meselesi, bazen de düşüncelerimi organize etmek, kendime karşı dürüst olmak için bir çalışma gibi.

Ana tema olarak da, günlük kavramı benim için zihin terapisi, duygusal dışavurum. Politik, yaratıcı, kitap/film yorumu vs. gibi konular genelde günlüğümde yer almıyor eğer duygusal bir etki hissetmiyorsam. O fikirleri ise genelde blog, sosyal medya vs. gibi yayın organlarıyla ya da konuşarak dışarı atıyorum.

Günlük ile ilgili şu tecrübeleri edindim.

  1. Kendime bile ifade edemediğim sırlarım, düşüncelerim var.
  2. Bazı anılar, aslında olduğu gibi değil, kendi fantazilerimle harmanlanmış şekilde hafızamda kalmış.
  3. Duygusal değişimleri, not almak onlarla mücadele için ve ne kadar geliştiğini görmek için en iyi yöntem.
  4. Dışarıdan göründüğüm, olduğum ve olmak istediğim ben arasında farklar var. Günlük tutarak, bu farkı en aza indirmeyi başarabildim. Çünkü çekincelerimin yersiz olduğunu, isteklerimin hangilerinin gerçeçi olduğunu, aslında nasıl hissettiğimi daha iyi görebildim.
  5. Birçok düşüncem zaman içinde değiştiği gibi, birçoğu da aynı kaldı. En azından neyi neden düşündüğüm konusunda fikir sahibi oldum. Bu da öfke patlamaları, bunalımlar, hoşnutsuzluk, çaresizlik, iyi/kötü ilişkiler hakkında daha çok fikir sahibi olmamı sağladı. Böylece çok daha kendim olabildim ve de çok daha rahat olabildim. Özgüvene etkisi de fazla oldu.
  6. Günlük sayesinde 8 senede nereye geldiğimi görebiliyorum. Ne istiyordum, ne oldum. Neleri başardım neleri başaramadım. Buna göre de, neler gerçekten önceliğim, neler anlık arzular daha iyi anlama fırsatım oldu.
  7. Son olarak da, sır olarak sakladığım şeylerin aslında anlamsız ve boşa stres yaratan şeyler olduğunu farkettim. Bir kısmı sadece insanları üzmemek için, kendimi yıprattığım şeylerdi. Bundan arınmak önemli bir çıktı oldu. Kendimden kaçtığım sırlar, anılar ise yüzleşmem gereken ve yüzleştiklerim oldu.

Evet, işin sonunda günlük tutmak çok yardımcı oldu. Günlüğün ne kadarını sır olarak saklamalı, kendimle ilgili en gizli ipuçlarının ne kadarını izole etmeliyim konusu ise tamamen size bağlı. Herkes, her şeyi bilmek zorunda değil. Önemli olan bu sırların sizi strese sokmaması ve hayatınızı etkilememesi.

Sadece düşünsem olmuyor mu, yazmasam ne farkeder derseniz, aslında cevabı yukarıda yazdım. 3 dakika önce ne düşündüğünü hatırlamayan biri olarak, yazmanın kafanızı netleştirme, rahatlatma anlamında en etkili yöntem olduğunu düşünüyorum. Özellikle yıllar sonra sanki başkası yazmış gibi okumak, okudukça kendinizi daha çok anlamak, keşfetmek, kendi gelişim sürecinizi görmek bence paha biçilemez ama yine de size kalmış.

,

Comments

Leave a comment