Fırsat eşitliği önemli bir konu. Ne zamandır yazmak istiyordum bununla ilgili ama her seferinde erteliyorum. Bu sefer ise konuyu teğet geçeceğim.
Kötü yönetilen, halkını fakirliğe teslim eden ülkelerin hükümetleri, sadece halkının o anki refahından değil; aynı zamanda geleceğinden, zekasından, kendini ileri taşıyacak beşeri sermayesinden de çalıyor.

Bunu neden yazıyorum? Türkiye’nin IQ’su 90 a geriledi haberi yüzünden. 89 IQ- Donuk zeka sınırı. Her ne kadar IQ testlerinin ne kadar doğru olduğu tartışılsa da, zeka ile ilgili ipucu verdiği bir gerçek.
Konunun fırsat eşitliği ile alakası ise; herkesin her şeye ulaşabildiği yanılgısı. Sadece Türkiye gibi geişmekte olan ülkeler için ya da az gelişmiş ülkeler için değil, gelişmiş ülkeler için de, bi yanılgı bu aslında. Çünkü bedava eğitim, herkesin eğitime erişimi olması, fırsat eşitliği olduğu anlamına gelmiyor.
Örneğin, Amerikalı patriotların çok sevdiği sözlerden birisi; siyahilerin geri olduğu, başarısız olduğu. Tıpkı Almanya’da Türk işçi ailelerin çocuklarının yetersiz görülmesi gibi. Halbuki aynı imkanlar sağlandığında, (öğretmenlerin politik yönlendirmeleri) olmadığında her iki grubunda ne kadar başarılı olabileceği görülüyor.
Çocuk ve yetişkinlerde zeka gelişimini etkileyen faktörler neler?
Aslında bu konu tartışmalı olsa da, bilim insanlarının büyük ölçüde anlaştıkları nokta genetikten çok, sahip olunan imkanların zekayı etkilediği. Beyni bir kas gibi düşünürseniz, ne kadar kullanırsanız, o kadar geliştiğini söyleyebilirsiniz.
Zekayı olumlu yönde en çok etkileyen faktörler:
- Sağlıklı beslenme
- Okuma
- Müzik
- Uyku
- Özdisiplin
- Aktif öğrenme
- Ebeveynle geçirilen vakit
- Mutlu aile
- Arkadaşlar
- Destek
- Oyunlar
- Fiziksel aktivite
- Gerçek hayat tecrübesi.
Tüm bunları düşündüğünüzde, zekanın alım gücü ve imkanlarla ne kadar ilişkili olduğunu görebiliyorsunuzdur. Biraz daha detaya inersek:
- Sağlıklı Beslenme
Saplıklı beslenmek oldukça önemli. Erken yaşlarda, beyin gelişimini hızlandırdığı gibi ilerleyen yaşlarda da, beynin formunu korumasını sağlıyor. Yumurta, yoğurt, sebze, balık, kuru yemiş, elma gibi besinler beyin gelişimi için önerilen besinlerin başında geliyor.
Sağlıklı beslenme aslında anne karnında başlıyor. Annenin, sağlıklı beslenmesi bebeği birkaç adım ileriye taşıyor.
Çocuklar elbette, çikolata, hazır gıda vs. ile tanıştıkça sağlıklı besinlerden uzaklaşıyor. Tadı beğenmiyor çünkü diğer besinler gibi hormonlarını zıplatmıyor. Bunun önüne geçmek için yemeğin oyuna dönüştürülmesi, ödüllendirilmesi ve sağlıklı besinlerin kötü olduğu şeklindeki şartlanma yerine tam tersine sağlıklı besinlerin eğlenceye dönüştürülmesi, çocuğun zihin sağlığı açısından önemli.
Tüm bunları söyledikten sonra, sağlıklı beslenecek imkanı bulamayan insanları düşünün. Eine et götüremeyen, balık götüremeyen, sebzeleri istediği kadar alamayan aileleri. Burada fırsat eşitliğinden bahsedebilir miyiz? Paranız yok, zeka olarak da handikaplı başlıyorsunuz hayata.
2. Okuma
Çocuk zihni apaçık, parlak bir zihin aslında. Merak sayesinde sürekli açık bir zihin. Bir kayıt cihazı gibi alınan her mesaj, beyne kaydedilir.
Okumak da, öğrenmeye en çok katkı sağlayan, beynin gelişmesini sağlayan aktivitelerden bir tanesi. Çocuğa küçük yaşlarda kitap okumak. Resimli kitaplarla, okumayı sevdirmek, sonrasında ise beraber okumak önemli. Olabildiğince fazla okunmalı. Böylece hem hayalgücü, hem duygusal dünyası, empati yeteneği hem de merakı ve öğrenme isteği artacak; böylece beynini daha çok kullanacak ve geliştirecek. Yani bilişsel yetenekleri gelişecek, idrak kabiliyeti artacak.
Ülkemizdeki kitap fiyatlarını ve okuma alışkanlığını bir düşünün. Hayatını tek bir kitap okumadan geçiren insanlar var. Gençlikten erişkinliğe geçmiş ama halen daha okumayı bilmeyen, yazamayan binlerce insan.
3. Müzik
Çocuğun hayal dünyasını geliştiren, duygusal dünyasını besleyen, bilişsel yeteneğini, motor fonksiyonlarını, koordinasyonunu güçlendiren önemli bir aktivite de müzik. Bu nedenle çocuklara şarkı söylemek, onlarla birlikte dans etmek, enstrüman çalmak, öğretmek beynin gelişimi ve farklı noktalarının kullanımı açısından önemli.
Hiçbir enstrümana para veremeyen, vermek istemeyen, kurslara gönderemeyen, hayatında müzikle hiç tanışmamış tonlarca insanı düşünün. Okullarda, müzik derslerinden kaçmak zorunda olan, enstrüman çeşitliliği olmayan flütle sınırlanan onlarca çocuk.
4. Uyku
Düzenli uyku saati hem yetişkinler için hem de çocuklar için oldukça önemli. Buna da dikkat etmeyen birçok tanıdığınız olmuştur diye düşünüyorum. Farkında olmadan çocuğunun hayatından çalan insanlar.
5. Özdisiplin ve Serbestlik
Çocuğun öz disiplini öğrenmesi, kendi kendine bağımsız aktiviteler yapabilmesi, emir ve yasaklarla sınırlandırılmaması, kendi özel alanının olması yine beyin gelişimi için önemli. Böylece sorumluluk duygusunu öğreniyor, kendi kendine iyi ve kötü, doğru ve yanlış gibi soyut değerleri öğrenebiliyor.
Sürekli kontrol altında tutulma, yasaklanma, uyarılma gibi durumlarda çocuğun beyin gelişimi olumsuz etkileniyor. Çünkü karar mekanizmasını kullanmak yerine; sorumluluğu ebeveyne atarak; kendini sadece komutla çalışan bir canlıya dönüştürüyor. Belki de hayatının geri kalanını da, emirlere uyan, sürekli direktif bekleyen bir birey olarak geçirmesine sebep oluyor.
Eminim sokakta, sağda solda, çevrenizde sürekli çocuğuna buyurgan davranan ailelere fazlasıyla rastlamışsınızdır.
6. Ebeveynle Geçirilen Vakit
Bebekler ve çocuklar etrafının sürekli merakla gözlemler. Gördükleri, duydukları her şeyi taklit etmeye çalışırlar. Aynı şekilde zamanla rol modeller belirler ve onlar gibi olmaya çalışırlar. Yani öğrenme aileden başlar. Ailenin de yapması gereken, öğrenme sürecini en verimli şekilde geçirmek ve gelişime maksimum katkıyı sağlamaktır.
Çocuklarla geçirilen vakit, abartılı mimikler, sohbetler, onları dinlemek gibi faaliyetler çocukta güven duygusu oluşturur. Daha sonra ilgi duyabileceği yeni aktivitelerin önünü açar. Güven duygusu sayesinde geçirdiği zihinsel sürecin doğruluğunu da benimser, merakı artar, daha çok düşünür ve öğrenir. O nedenle ebeveynlerle geçirilen vakit oldukça önemli.
Şimdi bir düşünün. Çocuğu tek başına oynamaya bırakan, tek bir oyuncakla oyalayan, çocuğu oynarken instagramda sosyal medyada vakit geçiren ne kadar çok insan var değil mi? Ya da çocuğuna evcil hayvan muamelesi yapan aileleri. Çocuklarının zihinsel gelişimine verdikleri zararın farkında bile değiller.
Peki aç kalmamak için, evine ekmek götürmek için fazla çalışan, çocuğuyla ilgilenemeye vakit bulamayan aileler? Tek hataları yanlış ülkede yanlış ailede doğup yaşamaları. Belki de aynı imkansızlıkların sonucu olarak, sosyal seviyelerin en altına tıkılıp kalmışlar ve aynı kaderi çocuklarına miras bırakıyorlar.
7. Mutlu Aile ve Sağlıklı Çevre
Mutlu bir çevre, mutlulukla ilgili paylaşımlarımda da yazdığım gibi, sadece çocuk için değil, yetişkinler için de hayatı olumlu yönde etkileyen bir şey. Mutluluk hem çocuğu motive ediyor hem de daha çok yeniliği farketmesini, öğrenmek istemesini sağlıyor. Aktif öğrenme süresince daha çok farklılık sayesinde zihinsel ve duygusal dünyası gelişiyor, güven duygusu güçleniyor.
Sürekli kavga eden, kötü arkadaşlıklar kuran aileleri düşünün. Arkadaşlarıyla içki masasındayken, çocuğunu tek başına oynamaya iten, çocuk sıkılınca ise hadi git yat diye bağıran aileleri düşünün. İş yerindeki stresi, hayattaki engelleri, zorlukları, siyasi mücadeleleri, eve gürültü olarak yansıtan onca mutsuz insanın çocukları da, aynı kadere itiliyor. Daha da kötüsü, beyin gelişimleri engelleniyor. Kafasına duvarlar örülüyor.
8. Oyun ve Fiziksel Aktivite
Aile oyunları, bilgisayar oyunları(monopoli, jenga, catan, risk, satranç, puzzle gibi…) bebekle oynanan fiziksel oyunlar oldukça önemli. Çocuğun hayal dünyasını, hafızasını, yaratıcılığını beslediği gibi; düşünce yeteneğini, takım ruhunu, reflekslerini, motor fonksiyonlarını da geliştiriyor.
Fiziksel aktivite de, zihin sağlığı için önemli. Sağlam beyin sağlam beden. Fiziksel aktivite hem strese iyi geliyor, duyuları geliştiriyor, çevreye olan duyarlılığı artırıyor hem de özgüveni ve farkındalığı besliyor.
Bunlara da, çeşitli nedenlerle ulaşamayan, vakit bulamayan belki de milyonlar var. Ülkemizdeki hobisizliği düşünün. Kahve içmenin, arkadaşlarla buluşmanın hobi olduğu bir ülke.
Apartmanlarda büyüyen, sokağa çıkmayan, sokakta oynamaya yer bulamayan, betona kapanmış/hapsolmuş milyonlarca çocuğu düşünün.
Betonlaşma sadece bir çevre sorunu değil, aynı zamanda gelecek ve gelişim sorunu. Kaybolan her yeşil alan, çocukların geleceğinden çalınan bir an.
9. Gerçek Hayat Tecrübesi
Gerçek hayat tecrübesi de, aslında biraz hobisizlik ve betonlaşma ile ilgili. Çocuğun görerek, duyarak, hissederek, sürekli merak ederek öğrendiğini söylemiştik. Aynı şekilde diğer yazılarda, zamanın çocukken nasıl yavaş geçerken, büyüyünce hızlandığını; merakın yok olmasıyla, düşüncenin, öğrenmenin azalmasıyla açıklamıştık.
Gerçek hayat tecrübesi merakı kışkırtan, sürekli öğrenmeyi, aktif öğrenmeyi sağlayan, beyni en çok besleyen faktörlerden bir tanesi. Doğayı tanımak, doğayla iletişim kurmak, doğayı öğrenmek önemli. Parkta kısa olsa da yürümek, dağ gezileri yapmak, müzeleri ziyaret etmek, hayvanat bahçelerini gezmek hem merakı besliyor hem de beyin gelişimini hızlandırıyor.
Yine betonlara hapsolan miyonları düşünün. Dışarı çıkmak için her bir kuruşun hesabını yapmak zorunda olan, en temel ihtiyaçlar için bile mücadele etmesi gereken binlerce, milyonlarca insanı düşünün. Bu insanların çocuklarının sağlıklı olması bir mucize değil mi?
İşte fırsat eşitsizliği, yaşam kalitesinin düşmesi, alım gücünün yerle bir olması geleceği bu şekilde etkiliyor. Toplumdaki düşünme ve idrak yeteneğini, zekayı yok ediyor. Sadece o anı değil, ileriki nesilleri de, ortak bir kadere hapsediyor.
Zengin ile fakir arasındaki fark gibi zeka farkı da açılıyor. Her geçen sene daha da kötü karar veren bir topluma evriliyor.

Leave a comment