Bugünkü sorularımız iş arkadaşlığı üzerine. En iyi iş arkadaşınız kim, arkadaşlığınızın temelini ne oluşturuyor, ne zamandır arkadaşsınız ve bu arkadaşlık kariyerinize olumlu yansıyor mu?
Evde çalışmadığınızı düşünürsek, haftanızın %25’i işte, işinizle ve iş çevrenizle geçiyor. Bu daha az ya da fazla da olabilir. %10 ya da %5 bile olsa hayatınızı, psikolojinizi ve motivasyonunuzu etkileyecek bir oran.
Zamanında bir büyüğüm iş yerinden arkadaş olmaz demişti. Bunu garipsemiştim. O kadar vakit geçirdiğin yerde nasıl olursa, güvenebileceğin, beraber vakit geçirmekten keyif alabileceğin, daha sıkı bir bağ kurabileceğin kimse olmaz diye. O büyüğümün egosu ve paranoyası mıydı bunun nedeni yoksa iş dünyasının sahteliği mi?
Ben iş hayatıma başladığımda ise tam tersi oldu. Girdiğim her şirkette(5) en az bir tane en iyi arkadaşım oldu. Birbirimizin başarısıyla gurur duyduğumuz, kimseyi çekiştirmediğimiz ve positif/negatif her şeyi paylaşabildiğimiz arkadaşlar. Elbette şirket ile ilgili konuşurken kendimizi sansürlüyorduk, ta ki güvenilir olduğumuza kanaat getirene kadar.
Dönüp baktığımda, bu arkadaşlığın temelinde ne vardı diye düşündüğümde, neden birçok kişi şirket arkadaşlığını yüzeysel bulurken, ben en iyi arkadaşlara sahip oldum diye düşündüğümde şunu gördüm. Benim için bulunduğum ortamda iyi hissetmek önemliydi. Bunu da yapmanın en iyi yolu, iyi bir yol arkadaşına sahip olmaktı. Bunun dışında hırslarım yoktu ve dürüstlüğe önem veriyordum. Açık sözlü olmak, direkt olmak benim için önemliydi. Yani arkadan konuşmak yerine, hoşuma gitmeyen şeyleri direk olarak, acaba yanlış anlarlar mı, kariyerimi etkiler mi diye düşünmeden söyleyebiliyor olmak önemliydi. Böyl olunca da saklayacak bir şeyim olmadığı gibi, ali cengiz oyunları oynamama da gerek kalmıyordu. İyi ilişki kurduğum diğerleri de bu şekildeydi. Kendimizi rollerimize kaptırmıyorduk. Kaybedecek bir şeyimiz yoktu. Yaptığımız işin dünyayı kurtarmak olmadığının farkındaydık.
Bu durum kariyer anlamında da, olumlu etki etti her zaman. Çünkü birbirimizi destekleyebiliyorduk bu arkadaşlarla. Birbirimizden öğreniyor, eksiklerini kapatıyor ve gerektiğinde idare ediyorduk. Şu anki iş arkadaşlarımla da aynı şey geçerli. Çoğu iş dışında görüşmekten çekinmediğim kişiler. Böylece hem hiyerarşik duvarları kırabiliyoruz hem de herkesin iyi niyetle ve istekle çalışmasını sağlıyoruz. Saklayacak bir şeyin olmadığında zaten kimsenin arkandan bir şey çevirmesi de, mümkün olmuyor.
Bu kadar vakit geçirdiğimiz ortamda iyi arkadaşlıklar edinmeyi ben oldukça önemli buluyorum. Arkadaşlığın temelini anlamak, hangi ortak yönlerin sizi bağladığını farketmek güven ortamı oluşturma açısından önemli. Sağlıklı bir iş ortamı, hayat kalitenizi artırdığı gibi hayata da daha güvenli, daha güçlü bir penceren bakmanızı sağlıyor.

Leave a comment