Kendini Nasıl Tanırsın:

Bugün bir etkinlik için, bir şirket binasına gittim. Önü boştu, kapının önüne parkettim sonra da, oradakilere sordum: ‘buraya park edebilir miyim?’ Kapıdaki adam cevapladı: ‘Patron yokken, sorun yok’. Peki patron burada mı dedim. ‘Patron benim’ dedi ve ekledi ‘Her yere park edebilirsin. Gördüğün gibi boş. Burası Almanya, 18’den sonra sadece deliler çalışır’ dedi.

Bunu niye anlattım? Çünkü Almanya’da gerçekten 18 bile değil, 16’dan sonra çalışan bulmak zor. İş hayatı kadar özel hayatları, hobileri de önemli çünkü. Ek mesai gibi bir şey mümkün değil. Zaten Avrupa Birliği de, günlük 10 saatten fazlasına izin vermiyor. 8 Saat ise normal maksimum.

Peki bunu niye anlattım? Çünkü Türkiye’deki arkadaşlarıma eğlenmek için, dinlenmek, kafa dağıtmak için napıyorsunuz diye sorduğumda aldığım cevaplar çok ilginç. Arkadaşlarla oturup içiyoruz(kahve, çay, alkol her şey olabilir). Ya da boş vaktim yok, ne kadar çalışıyorum biliyor musun, orada tuzunuz kuru tabii diye cevaplar alıyorum. O yüzden bugünün sorusunu sormaya biraz çekiniyorum ama yine de, soracağım çünkü bir sürü insan kendine vakit ayırmayı başarabiliyor. Bu istek meselesi.

Eğlenmek ve kafa dağıtmak için napıyorsunuz? Bu aktivitelerin hepsini şu an yapıyor musunuz? Tam olarak şu an e yapmak istiyorsunuz?

Bu aktiviteler sizi nasıl hissettiriyor? Tamamen dış etkilerden uzak, stressiz aktiviteler mi yoksa zorunda hissettiğiniz, kendinizi zorladığınız aktiviteler mi?

openai

Evet, bugünkü konumuz eğlence ve kafa dağıtmak. Sizin için eğlence ne demek?

Bunu, hobileriniz neler diye sormayı tercih etmiyorum. Genelde hobilere cevaplar alakasız ve çok geniş çaplı oluyor. Mesela gezmek gibi. Halbuki sürekli gezmiyorsunuz. Hobi diyebilirsiniz ama aslında yapmayı sevdiğiniz her şey hobi demek değil. Ben, daha çok gün içinde, her istediğinizde, düzenli ya da düzensiz olarak yaptığınız aktiviteleri kastediyorum.

Bu soruyu sormamızın nedeni aslında zihnimizi, bedenimizi nasıl rahatlatıyoruz. Mesela sırf arkadaşlarınız yapıyor diye spor yapmanız, sürekli bir şeyler öğrenmek zorunda hissetmeniz, sizi rahatlatmak yerine daha da gerebilir. Kattığı şeyler olabilir ama uzun süre hissetiğiniz yorgunluğun, stresin, ağırlık hissinin de sebebi olabilir.

Basit bir örnek: Alkol. Alkolün yarattığı fiziksel ve ruhsal hasar, birçok uyuşturucudan çok daha fazla. Eminim ki, bir çoğunuz: Haftasonları, belki iş çıkışı zamanını alkol içerek geçiriyor. Alkol bir şekilde eğlence kültürünün parçası olmuş. O yüzden, alkol içmek zorunda hissediyor olabilirsiniz. Eğer bu şekilde bir yaklaşımınız varsa, kendinizi tekrar değerlendirmenizde ve hayır demeyi öğrenmenizde fayda var. Elbette o an, alkolü, haftasonu dışarı çıkmayı tercih edebilirsiniz ama emin olmanız gereken şey bunun kendi tercihiniz olması. Sonuçlarını, neden vazgeçip, neyi tercih ettiğinizi bilmeniz ve bundan emin olmanız gerekir.

En önemli şey tam olarak o anda ne hissettiğiniz ve ne yapmak istediğiniz. O an, her türlü etkiden ve stresten bağımsız olarak sizin vaktiniz olmalı. Seçiminiz özgür olmalı.

Diğer önemli nokta ise seçiminizle ilgili ne hissettikleriniz. Bu seçimden dolayı memnun musunuz yoksa huzursuz mu hissediyorsunuz? Aktivite sizi rahatlattı mı?

Şunu hiç unutmayın. Duygularımız, büyük oranda yediklerimizden etkileniyor. Bu bilimsel bir gerçek. Farklı zamanlarda, farklı ruh halinde olabiliyoruz. O nedenle, o ana odaklanmanız, en doğru seçimi yapmanızı sağlayacaktır.

Derin nefes alın ve zamanınızı değerlendirin.

Bu sayede anda kalmayı başaracaksınız. Unutmayın ki, her şeyi aynı anda yapmanız mümkün değil. Multi-tasking, beynin en büyük düşmanı. O anda en çok ne yapmak istiyorsanız, ona odaklanın ve keyfini çıkarın.

Cumartesi evde oturmaktan, pazar erken kalkmaktan, cuma erken yatmaktan, çarşamba eğlenmekten, perşembe diyete başlamaktan çekinmeyin. Çünkü sizin hayatınız, sizin kararınız.

Yine çocuk örneği vereceğim. Eğer eğlenmeye ihtiyacınız varsa eğlenenin. Başka bir şey düşünmeyin.

,

Comments

Leave a comment