Her şehrin efsaneleri ve hikayeleri vardır. Kendine özgü sembolleri, kahramanları, destanları… Zengin bir tarihe ve kültürel çeşitliliğe ev sahibi yapmış Sevilya’da da bunlardan bol bol vardı. Bunların arasında şehri en iyi temsil eden ise Herkül ve NoDo sembolleriydi.
Herkül ve NoDo sembolleri, şehri en iyi temsil eden beni de en çok etkileyen sembollerdi. Şehri dolaşırken de, her yerde rastlayabileceğiniz semboller.
Herkül ve İsabel

Efsaneye göre Herkül’e verilen 12 görev vardır. Bunlardan bir tanesi de Hesperidler’in altın elmalarını getirmek. Bu yol üzerinde de, bir zamanlar Atlas’a ait büyük bir dağı geçmesi gerekir. Herkül ise bu dağı tırmanarak geçmek yerine, dağı iki zirvesinden tutup ayırır. Böylece Cebeli Tarık boğazı oluşur. İki zirveden birisi bugünkü Cebeli Tarık iken, diğeri ise Fas’ın en kuzeyi olan Jebel Musa dağıdır.
Herkül’ün ayırdığı iki kıta ve tuttuğu iki zirve ise paralel iki kolonla temsil edilir. Birçok antik Roma figürlerinde olduğu gibi Sevilya’da da bu kolonlara sık sık rastlarsınız.
Bu iki dağ aynı zamanda denizciler için de uyarı ve rehber noktası olmuş. Burayı geçmeyin anlamı taşımış. Başka bir efsaneye göre de, Herkül zaten var olan geçidi daraltmış, böylece Atlas Okyanus’undan canavarların gelmesi engellemiştir.
Kısacası yüzlerce hatta binlerce yıldır dünyanın ve yaşamın sınırları ile kıtanın sınırları aynı olarak kabul ediliyordu. Doğuya yolculuk ve ticaret ise karayolu ile yapılıyordu. Yıllarca İpek yolu kullanılırken, Bizans’ın düşmesi ve Osmanlı’nın İpek yolunu Hristiyanlara kapatması ile Avrupa yeni bir yol arayışına girdi. Böylece fırtınalar burnu ya da daha sonraları değişen adıyla Ümit Burnu üzerinden yeni bir Avrupa-Asya ticaret yolu gelişti.
Yıllarca kullanılan bu yolla ilgili Kristof Kolomb’un ve kardeşinin yorumu ise farklıydı. Batı’ya açılıp Atlas okyanusunu geçerek Asya’daki ticaret yollarına daha hızlı ulaşabileceklerini düşünüyorlardı. Bunu ilk söyleyen İtalyan astronom ve matematikçi Paolo dal Pozzo Toscanelli idi. Fakat teklifi Portekiz kralı tarafından reddedilmişti. Kolomb ise planını gerçekleştirmek için sponsor arayışına devam ediyordu ve en sonunda Aragon Kralı 2.Ferdinand ve eşi Kastilya’lı 1.İsabel’in desteğini alarak yeni dünyanın kapılarını aralamıştı.

Fotoğrafta şehrin farklı yerlerinde, farklı motifler içinde de bulabileceğiniz iki kolonu görüyorsunuz. Yani Herkül’ün araladığı kapının iki yakası. Avrupa ve Asya. Cebeli Tarık ve Jebel Musa dağı.
Kolonların arasında ise Kolomb’un yeni dünyaya sefere çıktığı gemi ve üzerinde bu geziye sponsor olan ve bu gezi sayesinde gücünü tanrılaştıran Kastilya’lı 1.Isabel’in ismi yazıyor. En üstte ise gücü simgeleyen aslan ve aslanın ayağının altında Isabel’in hakim olduğu yeni dünya.
Sevilya kenti, müslümanların hüküm sürdüğü dönemde önemli bir ticaret ve kültür merkeziydi. 12.yüzyılda Muhavvidlerin başkenti olduğu dönemde ise yüksek bir refaha erişmişti. Daha sonra hristiyanların bölgeyi ele geçirmesi Magriplilerin ve yahudilerin sürülmesiyle büyük bir ekonomik kayıp yaşayan şehir; yeni dünyanın keşfi ile tekrar zenginleşmiş ve avrupanın en önemli ticaret merkezi halini almıştı.
İsabel, Herkül gibi yeni dünyanın kapılarını aralamış ve dünyanın hükümdarı olmuş, Sevilya’yı da eski refahının da ötesine taşıyarak dünyanın merkezi haline getirmişti.

Resimde Isabel’i aslanıyla görüyorsunuz. Bir önceki resimdeki gibi aslanın ayağının altında dünya var. Isabel’in diğer elinde ise kalkan. Yani yeni dünyanın hükümdarı ve koruyucusu Kastilyalı İsabel.
NoDo
Şehrin diğer önemli sembolü de NODO. (Tanrının adıyla anlamına gelen Nomini Domini). Sokakta gördüğünüz sembollerde No ile Do arasında bir de sonsuzluk işareti var. Anlamı ise beni asla terketmedi ya da Sevilya seni asla terketmeyecek.

Bu sembolle ilgili de iki hikaye var.
İlk hikayenin kahramanı Kastilya, Leon ve Galiçya kralı 10.Alfonso. Harflerin, kelimelerin adamı; kültürlü, entel, bilge Alfonso. Kendisinin zamanında kültür ve bilim sürekli olarak desteklenmiş fakat devlet yönetimi konusunda o kadar da başarılı değilmiş. Bu sebeple de oğlu Sancho, ona karşı ayaklanmış ve yavaş yavaş krallığın tümünü ele geçirmeye başlamış. Zaten hasta ve yaşlı olan babasının şehri Sevilya’ya saldırmamış. Kral Alfonso son yıllarını bu şehirde din adamları, soylular ve onu son gününe kadar destekleyen Sevilya halkıyla geçirmiş. Ölümünden sonra ise şehir konseyi kralı, NO ∞ DO sembolü ile ölümsüzleştirmiş. Bunu yaparken de bir kelime oyununa başvurmuşlar.
Kelimeleri ayrı ayrı okuduğuzda No-sonsuz-do. (İspanyolca No-Madeja-Do). Hızlı okuduğunuzda ise No me ha dejado yani ‘Terk etmedi’.
Diğer bir hikaye ise 10.Alfonso’nun babası 3.Ferdinand ile ilgili. Ferdinand, Sevilya’yı fethetmiş ve şehirdeki müslümanları temizlemiştir. Bu savaş ile ilgili de Bakire Meryem onun yanındaydı yorumu yapılmış ve o bizi terketmedi denilerek Ferdinand’ın zaferi ve Meryem anılmış.
1926’da ise Iber-Amerikan iş birliğini güçlendirmek, geçmişte sömürülen ve katliama uğrayan Amerikan yerlilerinden özür dilemek için Sevilya’da bir etkinlik düzenlenmiş. (Bu etkinlikle ilgili de daha sonra yazacağım.) Bu etkinlikte konuşma yapan İspanya Kralı şunu demiştir:
‘Sevgili Belediye Başkanı’na, şehrin bize gösterdiği sevgi dolu karşılama ve misafirperverlik için teşekkür ediyorum. Sevilya’lılara söyleyin; bir kral Alfonso, Sevilya’nın kalkanına ‘O asla terk etmedi’ yazdırdı. Diğer kral Alfonso da Sevilya’lıları hiçbir zaman terk etmeyeceğini söylüyor’.

Bugün
Bugün Sevilya populer bir gezi rotası. (Şehirle ilgili birkaç yazım daha olacak.) Kültürün çeşitliliği, insanı, yemekleri, mimarisi ve etkinlikleriyle kesinlikle görülmeye değer bir yer. Gelen onlarca turist de hayranlıkla ayrılıyor.
Ben de uzun süredir hayal ettiğim yere büyük beklentilerle gittim. Fakat bu kadar etkileneceğimi düşünmüyordum. Hem beklentilerim karşılandı hem de beklentimin çok daha üstünde etkiledi. Ayrılırken tekrar döneceğime emin şekilde ayrıldım.
Ücretsiz yürüyüş turu yapan rehberimiz NoDO sembolünü anlatırken, artık Sevilya sizi asla bırakmayacak diyoruz demişti. Gerçekten de öyle oldu. Avrupa’da gezdiğim en etkileyici yerlerden biri olan Sevilya hem aklımda hem de kalbimde kaldı. Beni asla bırakmayacak.

Leave a comment