Efsaneler, hikayeler, kahramanlar demiştik. Aynı yerden devam ediyoruz. Bu sefer Sevilya’da geçen bir aşk hikayesinden bahsedeceğim. Oranın Romeo ve Juliet’i diyebiliriz.
Hikaye Santa Cruz bölgesinde geçiyor. Bu bölge turistlerin sıkça uğradığı, yediği içtiği, renkli ve dar sokakların keyfini çıkardığı her adımında ilginç şeylere rastlayabildiği bir bölge. Ayrıca bazı binalardan flamenko çalan gitaristlerin sesini de duyabiliyor ya da bilinen mekanlarda flamenko şovu da izleyebiliyorsunuz. Tabii ki tüm bunlar için de, şehrin geri kalanına göre biraz daha fazla para ödüyorsunuz.
Santa Cruz’un diğer önemli yerleri ise meşhur kraliyet sarayı Royal Alcazar ve yıllarca cami olarak kullanılan ve sonrasında katedrale dönüştürülen Sevilya Katedrali. Bunlarla ilgili de daha sonra biraz daha detaylı bilgi vereceğim.
Santa Cruz geçmişte ise Hristiyanlara, Yahudilere ve Müslümanlara ev sahipliği yapmış. Uzun yıllar beraber yaşayan bu topluluklar siyasi değişimle beraber getirmiş. Hatta yahudiler bir duvarla şehrin geri kalanından ayrılmış.
Romeo ve Juliet hikayesi de burada başlıyor. Yahudi kızı Susona, bir hristiyan gence aşık olmuş. O dönem hristiyanların yahudilerle ilişki kurması yasakmış ama gönül bu. Adem ile Havva’dan Romeo ve Juliet’e kadar her aşk hikayesinde olduğu gibi yasaklar delinmiş. Yine geleneksel her aşk hikayesinde olduğu gibi aileler araya girmiş ve bu iş olmaz demiş. Bunun geçici bir heves olduğunu söyleyip durmuşlar ama genç aşıklar dinlememiş ve evlenmeye kadar gitmiş bu iş.
Evlenmek için de birinin din değiştirmesi gerekiyormuş ve Susona din değiştirmeye karar vermiş. Bundan rahatsız olan aile ise bir plan yapmış ve Susona’nın sevgilisini öldürtmek istemiş. Kızımız ise bundan haberdar olarak sevgilisine haber vermiş. Sevgilisi de, kendini öldürtmek isteyenlerden hızlı davranıp Susona’nın tüm ailesini öldürmüş.
Yahudi cemiyeti bunun üzerine Susona’ya iki seçenek sunmuş. Ya öleceksin ya da bu sevdadan vazgeçip, bizden özür dileyeceksin. Susona buna karşı çıkmış ve ertesi gün öldürülmüş. Öldürülmekle kalmamış, Susona’nın kafası kesilip, diğer yahudilere ihanetin bedelini göstermek için evinin balkonuna asılmış. Kafatası orada 200 sene kalmış . Bugün ise kafatasının yerinde onu temsil eden bir resim var.

Gerçek hayatta kavuşamayan bu iki aşığın ruhlarının öteki dünyada kavuştuğuna inanılıyor. Bunun nedeni ise evin avlusunda aynı kökten çıkan portakal ve palmiye ağacı. Aşağıdaki videoda görebilirsiniz.

Leave a comment