Önceki yazida bahsettigimiz gibi araba yapmak 20.yy’da mesele iken, bu yüzyilda sadece para meselesi.

Devrim arabalari üretilmeye devam edilseydi bugün sanayimiz farkli noktada olurdu demek yerine neden devami gelmedi diye sormak daha mantikli.
Bunun cevabi da disarinin baskisi, parasizlik degil; bilgi üretmemek. Önemli olan dünyada bu alanda ne kadar bilgi birikimine sahibiz, bilimsel olarak ne noktadayiz ve otomobil üretildiginde pazara nasil giris yapabiliriz diye sormaktir.
Türkiye, bu konuda birkac mantikli adim atti. Birincisi, platform satin almak. Saab’in mülki ve fikri haklari satin alindi. Fakat proje daha sonra kayiplara karisti. TOGG icin, buradaki bilgiden faydalanildigi söyleniyor. Dogru ise, ne mutlu. Ikincisi, tasarimi isin ehline yani italyanlara yaptirmak. Ücüncüsü ise elektrikli ve otonom arac üretmeye calismak. Fakat tek basina mantikli gözüken bu adimlar, bütün olarak ne kadar mantikli?
Uzmanlasmak
Uzmanlasmak dedik. Siparis usülü islerin yürüme sansi yok. Devrim öyle bir projeydi. ‘Yapabiliriz’ projesiydi, yapildi. Biz ürünü cikaralim, gerisine bakariz diye girisilen bir is oldugu icin de, tarihe karisti.

Mevcut ekonomik düzen icerisinde, bir konuda uzmanlasmak, bu konuyu zamanla pratige dökmek en mantiklisi. Türkiye otomobil konusunda tecrübesiz degil. Fakat tecrübeli olunan konu yedek parca ve montaj. Teknoloji üretimi, konsept tasarimi, inovasyon anlaminda neredeyse yok.
Bugün yavas yavas dünyada ekonomik agirligini ortaya koyan Cin’i düsünün. En az 20–30 yilini tersine mühendislige harcadiktan sonra kendi basina özgün ürünler üretebilen, teknolojiye öncülük edebilen bir ülke haline geldi.
Yillardir seri üretim yapar gibi IT alaninda eleman yetistiren Hindistan, halen daha kendi markalarini dünya standartlarina cekebilmis degil. (arada birkac tane var)Ama uzay konusunda basarililar.
Teknoloji devi Japonya, son yillairn yükselen yildizi Kore ise uzunca yillar elektronik üretimi üzerine bilgi üreten, bu yönde akademik ve ticari yatirim ülkeler.
Tüm bu ülkeler o kadar zaman harcadiktan sonra bile, ‘yerli ve milli’ye takilmak yerine, dünyaya mal olan isler yapiyor ve kazanclarini büyüyen ya da hali hazirda meshur olmus firmalara ortak olarak degerlendiriyorlar. Böylece üretime harcayacagi zaman, para, is gücü ve bilgiyi daha etkili ve ekonomik kullaniyorlar.
Fabrika yok, Otomobil var
Türkiye’ye ve yerli otomobile dönersek.
Mantikli olarak tasarim Italyan yani maliyet . Yoksa tasarim olarak ufak tefek Türk motiflerinin de islendigi özgün bir tasarim. Her ne kadar ‘lale’, tarihimizde pek iyi seyler hatirlatmasa da…
Araclar elektrikli ve otonom sürüse uygun olacak. Yani arabayi üretmek icin gerekenler:
- Beseri Sermaye, Kalifiye Isci
- metal, aluminyum, plastik vs gibi mekanik malzemeler
- Elektrik motor, yapay zeka konusunda donanim, elektronik alaninda bilgi birikimi, batarya teknolojileri, elektrik, elektrik sarj istasyonlari, sensör teknolojileri.
Projenin CEO’su teknoloji alaninda calismis, oldukca deneyimli bir isim. Yani maliyeti büyük. CEO’nun anlattigina göre, dünyada bu alanda calisan bircok kisiden destek aliniyor ya da ekibe transfer ediliyor. Bu da iceride yetismis is gücüne göre büyük bir maliyet. Zaten yurtdisina giden is gücünü ülkeye getirmek oldukca zor is. Cünkü o insanlar paradan dolayi degil, adaletsizlikten ve günlük sartlardan dolayi gittiler.
Mekanik malzemeler konusunda deneyime sahibiz. Montaj konusunda oldukca tecrübeliyiz.
Teknoloji kismina gelirsek. Türkiye’nin ilk 20 sirketi arasinda bir tane otomotiv bir tane de teknoloji sirketi var. (Arcelik ve Ford Otosan) Her ikisi de projede yer almiyor.(Bu kadar köklü ve oturakli bir sirket neden yer almiyor diye üzerinde düsünmek gerek).
Yer alanlar da, yüksek teknoloji ürünleri üretmiyor.
Projede yer alan Vestel ise vasat üretim yapiyor, ayrica yazilim ve donanim büyük ölcüde disaridan.
Türkiye, enerjide disa bagimli.
Ülkede motor üretimi yok gibi. Yapay zeka konusunda yatirim yok, bilgi olarak da dünya literatüründe varligimiz yok.
Elektronik alaninda da, ürün olarak da, bilimsel olarak da iyi noktada degiliz. Mikroislemci, entegre devre, elektronik üretimde yokuz.
Dogru dürüst bilgisayar bile üretmiyorken; akilli ve elektrikli arabadan bahsediyoruz.
Türkiye’nin kaliteli olarak ortaya koyabilecegi tek sey aracin kasasi ama ortada bir fabrika da yok. Dogal olarak aracin sensörleri, elektronik altyapisi, icindeki kontrol üniteleri, sarj istasyonlari, araca yüklenen elektrik, batarya(türkiyede üretilse bile üretimde kullanilacak araclar) disaridan saglanacak.
Batarya’nin tamamen Türkiye’de üretilecegi ve yeni olacagi söyleniyor. Bunun icin de, ortada herhangi somut bir veri yok. Tesla’nin arac bataryalari icin yaptigi ve yapacagi fabrikalari düsünün. Buna yapilan yatirimi düsünün.Tüm bunlari düsününce bataryadan tek beklentim, Tesla’nin halka acik patentleri üzerinden ortalama bir bataryanin yapilmasi olur.
Tüm bunlar 2–3 sene de yapilabilir mi?

Devlet destegi, para ve zorlama ile yapilabilir. Yerli ve milli olmaz. Yüksek kalite, yüksek teknoloji olmaz. Ekonomik olmaz ama ortada bir ürün olur. Dolayisla bu isten uzun soluklu bir proje ve cikti beklemek, güclü bir marka beklemek ancak saflik ve aptallikla aciklanabilir.
Bu kadar hesapsizlik sonucunda bekledigimizi alamayinca da. TOGG üretmistik, dünya buna engel oldu, araba unutulup gitmisti diye anlatiriz.
Kisacasi, yine, ‘yapabiliriz’ kafasiyla baslanan bir proje. Bunu yapabilecek güce sahibiz deniliyor. Fakat mühendisler, CEO, tasarim, parcalar her sey disaridan siparis ediliyor. Mevcut kaynaklarimizi kullanarak yapacagimiz, ülkeye fayda saglayabilecegimiz, ekonomiye büyük katkilar saglayacak onlarca sey varken, kendi otomobilimizi üretmek hem aptallik, hem siyasi sovun parcasi, hem de ülkenin sirtina binecek büyük bir yük.
Yerli Otomobil yerine, elektrikli araclar icin batarya üretsek, bu alana yatirim yapsak, bu alanda bilgi üretsek cok daha faydali olurdu.

Leave a comment