Cumhurbaşkanı adayları da,milletvekili adayları da; annesini, babasını, çocuklarını, inancını, başkalarının zaaflarını propaganda malzemesi olarak kullanmaktan çekinmiyor ve buna siyaset diyorlar.
Sorun analizi, problem ortaya koyma ve çözüm önerme hiçbirinde yok. Bilim, ekonomi, teknoloji, eğitim, tarih, proje kelimeleri arkası desteksiz, içi boş terimler halini almış. Bunlar dünyada konuşuluyor biz de bahsedelim dercesine…..
Kültür, sanat, özgürlükler, doğa, küresel sorunlar zaten ortada yok.
Düşman, komplo, hile,’onlar’, ‘bunlar’ vs ise nefreti körükleyen, kafaların bin-iki bin yıl öncesinde kaldığının ispatı gibi ortaya dökülen yine içi boş terimler durumunda.
’Milli’, ‘yerli’ vs ise boş laflar, kendileri bile inanmıyorlar bunu söylerken. Sanki herkes bir rol üstlenmiş ve ezbere konuşuyor gibi. Sanki, temsil için değil de, kendi içlerinde hesaplaşmak için, geçmişten, çocukluktan kalan ezikliklerini telafi etmek, birilerine bir şeyler ispatlamak için aday olmuş gibiler.
Siyasetçiler sanki 18–19.yüzyıldan bugüne ışınlanmış, bugünün dünyasını kavrayamamış gibiler. Zamanda yolculuk bu şekilde mümkün olsa, muhtemelen dünyanın, çevrenin bu kadar değişmesine rağmen ,mantığın aynı oranda değişmemesine şaşırırlardı.
Bakıldığında, oy verilebilecek bir tane bile makul parti, görüş yok. Kimi sanki 90’larda siyaset yapıyor gibi, kimi kinle dolmuş, kimi 100 yıl öncesine sabitlemiş kafasını, kimi ise 1000–2000 yıl öncesine . En akılcı gözükenlerde bile vizyon sorunu var. Bir şeyler anlatıyor ama konuya hakim olmadığı çok açık. Ya da seçmenin seviyesine inmeye çalışıyor ki, bu daha da kötü. Ülkeye liderlik eden/edecek kişilerin tam tersine halkını yukarı çekmesi gerekmez mi?
Öyle bir seçim ki: tek kanallı televizyon karşısında, elde kumanda kanal değiştirmeye çalışmak gibi…


Leave a comment