Daha önce İngiltere ve Fransa seçimlerini izlerken realist bir ülkeyle hayal satan ülke arasındaki farkı hissetmiştim. Tartışmaların seviyesi şaşırtmıştı. Seçim denilince akla gelen kavga, gürültü, yalan, iftira, kibir, dışlama, kışkırtma hiçbiri yoktu.
Şimdi de Almanya seçimi için aynısı geçerli. İşin içinde ne din var, ne ‘biz şunu yaptık’lar, ne kıskananlar, ne çekemeyenler, ne hayali düşmanlar, ne hayali kahramanlıklar, ne de bugüne kadar yapmadık ama bizi seçerseniz yapacağızlar.. Üstelik azınlıklar konusu da minimum seviyede hem de kışkırtılmadan.
Ülkenin sorunları herkes için aynı. Birisi terör derken diğeri ekonomi; birisi adalet değer diğeri otoban; birisi işsizlik derken diğeri yalan söylüyorsun; birisi sağlık derken diğeri hain demiyor. Her konu tek tek ortaya dökülüp, kendi düşünce sistemleri içerisinde çözümler sunuluyor.
Örneğin, dünyanın mevcut sisteminde bütçe fazlası verebilen nadir devletlerden olmasına rağmen sorunları gizlemek için insanların gözüne sokmuyor, aksine ‘nasıl daha iyi olunabilir’den bahsediyor. Gelecekle ilgili konuşurken ne dirilen var ne şahlanan. Aksine teknoloji konuşuluyor, nasıl desteklenir nasıl daha iyi bir noktaya getirilebilir hem de ‘yerli’, ‘milli’ demeden; engelliyorlar, istemiyorlar demeden; en önemlisi yaptıklarını ve yapacaklarını nimetten saymadan.
İşin özü gavur batı yine gavurluğunu yapıyor. Akıl ve bilimden şaşmıyor.

Leave a comment