Adaletsiz Dünyada

2021 yılında doğum günümü bahane ederek, küçük bir yardım kampanyası başlatmıştım. Arkadaşlarla, Mardin’de bir köy okuluna kitap bağışı yapmıştık.

Motivasyonumuz, adaletti. Her çocuk, bizler gibi şanslı değildi. Her çocuk bizler gibi istediği her şeye ulaşamıyordu. Her çocuk bizler gibi daha fazlasını isteyemiyordu. Hatta hayal kurarken bile aynı özgürlüğü tadamıyorlardı. Bazı şeylerin, isteseler de olmayacağını düşünüyorlardı.

Okullarına gönderdiğimiz ve başkaları tarafından da gönderilen kitapları aldıklarında ne kadar mutlu olduklarını görünce, hem duygulandım hem de utandım.

Günlük telaşımızın içinde, dünyanın ne kadar adaletsiz olduğunu unuttuğumuz için utandım. Onların dezavantajını biraz olsun giderdiğimiz, biraz olsun avantaja çevirdiğimiz için ise sevinçliydim. Keşke her çocuğa yardım edebilsek, onların hayallerini besleyebilsek. Onlara, herkesle eşit koşullar sağlayabilsek…

Bu yazıyı yazma amacım da, ne kadar şanslı olduğumuzu hatırlatmak ve en ufak dokunuşun bile neler değiştirebileceğinin farkına varmanızı sağlamak. Ne kadar çok kişi çaba gösterirse, o kadar çok çocuğun dünyası kurtulur. Naif bir bakış açısı ama dünyayı ancak bu şekilde güzelleştirebiliriz. Gereksiz şeylere verdiğimiz emeği, dikkati, özveriyi, parayı daha güzel şeyler için kullanabiliriz.

Gelin biraz da, istatistiklerden bahsedelim. Televizyonlarda görmediğimiz, konuşmadığımız ancak sonuçlarına şaşırdığımız, tepki gösterdiğimiz istatistiklere.

Dünyada, 828 Milyon insan açlıkla boğuşuyor. Günlük, bir öğün bile yemekte zorlanıyorlar. 690 milyon kişi ise, aktif ve normal yaşam fonksiyonları için gerekli besini alamıyor.

258 milyon çocuk, eğitimlerine devam edemiyor, okula düzenli gidemiyorlar. Açlık, savaş, kaynak kıtlığı nedeniyle. 600 milyon çocuk en temel okuma yazma ve matematik becerisinden uzak. Çünkü bu becerileri alabilecekleri bir okul, sınıf, ortam yok. Bu çocuklar büyüdüklerinde, zeka geriliği, suçlu profilleri ile aşağılanıyor, ya da karın tokluğuna çalışıyorlar. Başka bir hayat hayal etmeleri zor. Belki aralarından kimisi sıyrılıp futbolcu, sporcu, şarkıcı olabiliyor. Çoğunun ise böyle bir başarı hikayesi yok.

1 Milyar insan tropikal hastalıklarla mücadele ediyor. Dang humması, cüzzam, chagas hastalığı gibi. Eminim bunları google’dan araştırdığınızda karşınıza çıkan resimler sizi rahatsız edecek ama dünyanın gerçekleri.

36.9 milyon insan HIV ve AIDS’le mücadele ediyor.

Yılda 10 milyon kişi verem oluyor. 1 milyon kişi veremden dolayı hayatını kaybediyor. 384 milyon insan, ağır ciğer problemleri yaşıyor.

Dünyanın %9’u fakir. Yaklaşık 700 milyon kişinin geliri günlük 1.9$ ‘ın altında. Biz tabağımızdaki avacodoyu dert edip, artan besin fiyatlarından şikayet edip, alamadığımız terfi ya da zam yüzünden suratımızı karartırken, kimisi günde 1 dolar ile aile doyurmaya çalışıyor.

2.2 milyar insan, içebilecekleri güvenli su kaynaklarına ulaşamıyor. Temiz su içemiyor. 4.4 milyar insan ise, temizlik için gerekli suyu bulamıyor. Dünyanın nüfusunun yarısı… Banyoda suyu boşa akıtırken, ne kadar şanslı olduğunuzu düşünün.

Photos are from Instagram Page of https://lutss.org/en/home/

Dünyada 789 milyon insanın elektriğe erişimi yok.

160 milyon çocuk, küçük yaşlarda çalışmak zorunda. Bunların yarısı hayati risk taşıyan işlerde çalışıyor.

84 milyon insan, yani Türkiye nüfusu kadar insan, zorunlu olarak göçmek zorunda kalmış. Bunların 24 milyonu mülteciler. Şikayet edip, söylendiğimiz; rahatımızı bozan insanlar, yerlerinden edilen nüfusun 1/3 kadar sadece. Rahatça evimizde oturup, klimamızı açıp, televizyonda gördüğümüz haberler üzerinden ahkam keserken; o insanların çoğu hastalıklarla, açlıkla, zorla uzaklaştıkları topraklarına özlemle boğuşuyor ya da kabul edilmedikleri topraklarda yeni bir yaşam kurmakla.

Dünya genelinde 160 milyon çocuk yetim. 15 milyonu hem anne hem babalarını kaybetmişler. 61 milyonu sadece babalarını, 31 milyonu sadece annelerini kaybetmişler. Bunların büyük bir çoğunluğu; açlıkla boğşuyor, temel eğitim ve sağlık hizmetlerine ulaşamıyor.

152 milyon çocuk, 16 yaşının altında ağır işlerde çalışıyor.

Türkiye’de durum çok daha iyi değil. 800 bine yakın çocuk(17 yaş altı), ekonomiye katılmış durumda. Bunların çoğu sokakta, tarlada ya da küçük sanayi bölgelerinde çalışıyor. Yine benzer şekilde psikolojik, eğitimsel ve fiziksel zorluklarla mücadele ediyorlar.

Her ne kadar, kağıt üzerinde eğitime erişim Türkiye’de çok iyi gözükse de, birçok çocuk sosyo ekonomik durumları yüzünden eğitimden uzaklar. Özellikle mülteci çocuklar.

Türkiye’deki sağlık hizmetlerinin yaygınlığı ve ulaşılabilirliği iyi olsa da, yine besin yetersizliği ile mücadele eden aileler ve çocuklar mevcut. Birçok çocuk aşılanmış olsa da, önlenebilir hastalıklarla boğuşan çocuk sayısı da, kaydadeğer. Televizyonlarda tüm bunların azımsanmayacak seviyelerde olduğunu görüyorsunuzdur.


Fırsat eşitliği benim için önemli bir konu. Zorlu imkanlardan gelip, dünyanın gündemine oturan hayat hikayelerini okuyunca vay be demiyorum. Aklıma, o şansı yakalayamayan çoğunluk geliyor. Belki biraz şansımızın farkına varsak, kaç kişinin hayatını değiştirebileceğiz.

Biraz da, isim ve görüntü vermeden; Afrika’da destek olduğum okuldaki profillerden bahsedeyim. (bunu yazma sebebim ego tatmini ya da şov değil. Sadece yakından takip ettiğim örneği anlatmak)

Destek olduğum kuruluş, Afrika’ya destek için giden iki gezgin tarafından Berlin’de kurulmuş. Eğitim desteği vermeye karar vermişler. Çocuklara yiyecek, para yardımının yanında; okul yaparak, sınıfları donatarak da destek oluyorlar. Para yardımı yapan insanlar, seçtikleri bir çocuğa destek oluyorlar. İsterlerse eğitim hayatları boyunca, isterlerse kısa süreli.

Okul demişken, bizdeki okullar gibi düşünmeyin. Zemini genelde toprak. Sıra varsa bir sırada 10 çocuğun oturduğu barakalar. Neyse biz konuya dönüp, hayat hikayelerinden bahsedelim.

Photos are from Instagram Page of https://lutss.org/en/home/

Çocukların çoğunun annesi, babası ya da her ikisi de yok. Olanların da, maddi güçleri yok. Kimisi çöp topluyor, kimisi işsiz. Aylık gelirleri 2.5€ ile 15€ arasında değişiyor. Çocuklara bakan aileler(anne, baba, amca, teyze) genelde fakirlik nedeniyle okulu terk etmişler. Çocukları da, benzer bir tecrübe yaşıyorlar. Organizasyon, kurtarabildiği çocuğu kurtarmaya çalışıyor. Bana ulaşan profildeki çocuklar, 3 yaş ile 10 yaş arasında.

Çoğu düzgün yerlerde yaşamıyorlar. Kimisi ailesi kira ödeyemediği için, kimisi, yetim kaldığı için, kimisi ise hiç kendi evine sahip olma şansı yakalayamadığı için şanslılarsa kendilerine ait barakalarda kalıyor, şanssızlarsa toplu barakalarda ya da sokakta.

Birçoğunun yatağı, ince de olsa bir döşeği bile yok.

Çocukların hiçbiri düzenli yemek yiyemiyor. Bazen günde tek öğün, bazen ise hiçbir şey.

Çoğu doğuştan hasta ya da kardeşleri, ailesinden birileri bu durumda. Kimisinin kronik astması, kimisinin kalbinde delik, kimisinin ciğer enfeksiyonu, kimisinin göz problemi var. Kimisi ise bir sebeple kısmi olarak felç olmuş. Hiçbir şeyi olmayan ise sık sık soğuk algınlığı yaşıyor, hasta oluyor. Nasıl olmasın ki?

Bunlar gibi milyon, belki milyar insan var ama bizler ne duyuyoruz ne de görüyoruz. Kendi konfor alanımızla ilgili olumsuz haberlere dikkat kesilirken, bu tip tatsız gerçeklere ise kulağımızı tıkıyoruz. Biraz farkında olsak, ufacık da olsa, destekte bulunsak, nasıl destek olabileceğimizi düşünsek fena mı olur? Adaletsizlik yüzünden, bambaşka hayatlara sürülen insanları suçlamak yerine, adaletsizliği anlasak empati yapsak fena mı olur?

Umarım bu yazıyı okuduğunuzda, içinizde küçük bir kıvılcım yanar. O kıvılcımın neler getireceğini tahmin bile edemezsiniz ama o kıvılcım birçok hayatı değiştirebilir ve kurtarabilir.

Not: Sosyal adaletsizlik ile savaşan onlarca NGO(Gönüllü dernek) var. Onlara da gerek yok, bireysel olarak çevrenizde de, destek olabileceğiniz tonlarca insan olduğuna eminim. En azından çevrenizdeki okullara sorabilirsiniz. Yine de, nerden başlayacağınızı bilmiyorsanız, Türkiye dışında da, bir yerlere destek olmak istiyorsanız, yorum yazarak iletişime geçmeye çekinmeyin.

Comments

Leave a comment